SARUHAN SANCAĞINDA MEVLEVİLİK 

       Mevlana Celaleddin Hazretlerinin hakka yürümesinden sonra Mevlevilik bir tarikat halene gelerek Anadolu’nun önemli kent merkezlerine yayılmıştır.  Hızla yayılan Mevlevilik ve Bektaşilik sosyal, ekonomik ve askeri yapının yeniden şekillenmesine neden olmuştur, alperenlere yeni bir ruh kazandırmıştır. Özellikle Saruhan, Menteşe, Karesi ve Aydınoğulları gibi zengin topraklara sahip beylikleri kazanmak ve yanına çekmek isteyen Mevleviler bu bölgelerde faaliyetlerini arttırırlar. Mevlana’nın torunu Ulu Arif Çelebi, Manisa’yı ziyaret ederek Mevleviliğin Saruhanoğulları arasında yayılmasına gayret eder ve Saruhan Bey’i İlyas Bey Mevlevilik tarikatına girmiş ve bu tarihten itibaren Saruhan beyleri Çelebi lakabını kullanmaya başlamışlardır. Hatta Selçuklu hükümdarı Alaeddin bey’in askeri seferlerine Saruhanlı askerleri de katılmıştır.

       Mevlevi olan İshak Bey, Ulu Camii ve külliyesini yaptırdıktan sonra şehre hakim bir tepede, Yukarı Tabakhane mahallesinde Mevlevihane’yi yaptırmıştır, Evliya Çelebi’ye göre Mevlevihane 1369 yılında inşa edilmiştir.  Mevlevihane ibadethane yanında imarethane görevini de yerine getirmiştir.  İshak Bey tarafından tertip edilen Vakfiyeye göre Mevlevihane’de ibadet ve imaret işleri için vakıf gelirleri tahsis edilmiş, yeterli sayıda görevli istihdam edilmiş, zengin-fakir, yolcu herkes için kapıları açık bulundurulmuştur. İshak Çelebi, Osmanlı- Karaman ve Memluklar arasında denge politikası güderek beyliğinin güçlenmesini sağlamış ve Mevlevilik sayesinde Batı Anadolu’da fetih, gaza ve imar alanlarında etkili olmuştur. Mevlevihane’de ibadetten sonra dini sohbetler yapılıyor ve Mesnevi okunuyor. 

       Osmanlı İmparatorluğu döneminde Mevlevihane tamamen Konya’dan gönderilen Mevlana ailesine mensup şeyhler tarafından yönetilmektedir, başlangıçta Mevlevihane şeyhi ile vakıf mütevellisi ayrı kişiler olmasına rağmen daha sonraki yıllarda şeyhin etkisi artınca şeyh Efendiler aynı zamanda vakıf mütevelliliğini de ellerine almışlardır. Manisa Şehzadelerin yetiştiği bir şehir olduğundan, bu şehirde valilik yapan şehzadeler ileride Osmanlı tahtına oturan padişah olduğu gibi Manisa’da bulunan Mevlevihane’de adeta staj yapan Mevlevi şeyhi de burada stajını tamamladıktan sonra Konya’da Mevlevi tarikatı postuna oturacak Çelebi Hazretleri olacağından dolayı Manisa Mevlevihane’si önem arz etmekte idi.  Hatta Konya’dan sonra ikinci sırada yer almakta idi. 

       17. yüzyılda Şeyhlik ile mütevelliliğin aynı kişide toplanması ile görevli ve yetkili kişiler hem ekonomik hem de siyasi yönden güçlenmişlerdir. Mevlevihane’nin şehirden uzak olması, kentin büyümesi sonucunda Çelebi ailesine mensup Nakipzade Mustafa Şefik Efendi Adakale Mahallesinde Ali Bey Camii civarında yeni bir Mevlevihane inşa ettirmiştir. Bu Mevlevihane 1925 yılına kadar faaliyetine devam etmiştir. Manisalı yazar Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU “ Anamın Kitabı” adlı eserinde bu Mevlevihane’den bahsetmektedir. Bu Mevlevihane’nin son şeyhi Celaleddin Çelebi olup evi Şehitler İlkokulunun köşesinde yer alan ve restore edilen binadır. Manisa’ya ilk özel otomobili getiren kişi bu şeyh efendidir. 1925 yılında Tekke ve Zaviyeler kapatılınca son Şeyh Celaleddin Çelebi ailesini alarak memleketi Konya’ya taşınmıştır.   

       Adakale Mahallesinde bulunan ikinci Mevlevihane Cumhuriyet döneminde bir aileye satılmış, bu mekan zamanla yıkılmıştır, en son matbah(mutfak) kısmı ayakta kalmış, bu kısım da yakın zamanda yıkılarak yerine park yapılmıştır.   

       

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.