Son Sığınak Reşat Nuri’nin son eseridir. Yazar romana kısa bir hatırasından sonra Diyarbakır’dan İstanbul’a devam edecek olan bir yolculuk hikâyesiyle devam eder. Mevsim soğuk kış günleridir. Fırtına, kar ve tipi trene bir türlü yol aldırmaz. 

    Roman, Cumhuriyetin ilk yıllarında geçmektedir. Olaylar, kültürlü görmüş geçirmiş fakat sonrasında bir boyacı dükkânında kâtip olarak çalışan Süleyman üzerinden ilerler. Yine, Anadolu’da şarkıcılık yapan, rahat kendinden emin bir kadın olan Makbule, romanın baş kişilerindendir. Trende tanıştığı kimseler, renkli kişi ve tasvirler, roman boyunca devam eder 

     Fakat bizce romanın en mühim noktası Osmanlı’nın Birinci Cihan Harbinde yaptığı “Kanal Seferi”dir. Roman kahramanı ve anlatıcısı kanal seferine katılmış ve İngilizlere esir düşmüş bir kahramandır. Seferin ayrıntıları anlatılmaz, oysa bu savaş, iki kısım halinde yapılan ve arap yarımadasından İngilizleri kovmak amacı güden büyük bir harekâttır. Bir kısım başarılar elde edilse de sonu hüsranla biten, bize çok kayıplar verdiren, ayrıca bu konuyu, bir yazıda anlattığımız muharebedir. Esarette, müthiş bir hayata bağlanma macerası tiyatro ile sağlanmıştır. İngilizlerin Zekazik kampında, Süleyman haklı olduğu konularda İngilizlere karşı koymuş ve zindana da atılmıştır. Bu kampta mühim bir olay, Süleyman’ın önderliğinde hatırladıkları eserlerden alıntılar yaptıkları, kendilerinden çok şey katıp yeniden yorumladıkları hazırladıkları oyunlarla, pek çok tiyatro oyunu sergilemeleri, hatta İngilizleri kendilerine hayran bırakıp gösterileri onların da seyretmeleridir.

       Romanın devamında, hava şartlarından dolayı Trenin ilerlemesi mümkün olmadığı zamanda, bir Anadolu kasabasında tren durur ve kahramanımız dışarı çıkıp kahveye sığınır. Kahveci, halkevinde bir düğün yapıldığını anlatır. Kahveye sırtında rozetli smokiniyle, top çehreli, kırmızı yüzlü Halkevi reisi girer ve sandalyelere ihtiyacı olduğu söyler ve bugün genç bir subayımızın düğünü var, diye seslenir. Sonra,“  Bey kardeşler trenin burada kalması kasabamız için güzel bir talihtir. Halkevi halkın evi demektir. Buyurun hoş bir vakit geçiririz,” deyip oradakileri düğüne davet eder. İşte bu düğün romanın ve kahramanlarımızın kaderini tayin edecektir. O düğünde tiyatro sevdalısı Hoca olarak anlatılan biri, Mısır kampından bulunmuş orada eczacılık yapan Azmi, Makbule ve Paşa çocuğu bir mirasyedi, fakat delice bir tiyatro aşığı olan ve astragan mantolu bir daktilo ile Beyrut’tan dönen Servet Bey ve diğerleri bulunmaktadır. Kahramanlarımız, düğünden sonra da halkevinde sabaha kadar kalarak,  çeşitli taklitler yapar, doğaçlama bir tiyatro sergiler,  “ kış gecesi rüyasıyla eğlenip vakit geçirirler”

    Gecenin sonunda, Servet bey:” bir tiyatro yapmalıyız. Ben bütün masrafları üzerime alırım. Darülbedayi’den çok daha iyi bir kumpanya kurarız ve Zekazik kampındaki gibi Süleyman Beyi başa geçirir, iyi tahsil görmüş gençlerden bir grup meydana getiririz.” der.

    Yolculuk biter İstanbul’a ulaşılır fakat bir zaman sonra inanılmaz bir şey olur. Servet Bey Süleyman’ın karşısına çıkar. Yanında, o kış vakti düğün gecesindeki şahısları da toplamıştır. “ hadi” der Tiyatroya başlıyoruz. 

     Ve başlanır. Tiyatro oluşturulur, Anadolu’ya turneye çıkılır,  fakat bu işler kolay değildir. Çok zorluklar yaşanır. Daha bir zorluk ise Servet Beyin iflas edip geriye dönmesidir.

      Usta yazar kişileri anlatırken Ülkenin durumunu, idealleri, maharetle anlatmaktadır. Geçmişle de bağlantı kurar. Roman dönemin yaşayışı ve kurumlarına da ışık tutar. Halkevleri Anadolu’da sosyal faaliyetler yürüten ve kültürün tamamlayıcısı, ülkenin ideallerinin icracısı olmuşlardır, bu kurum vurgulanır. Halkın eğlence anlayışı tasvir edilir.

    Hayatta insanoğlunun, kendisini şevk veren işleri, başarmak istediği idealleri, uğraşları, heves ve sığınağı olmuştur. Romanda, tiyatroculuk sevdası yüzünden büyük zorluklar yaşanır,  fakat bu durum, aslında bir hayat ve mücadele sevdasıdır. Bu sanat aşkı, hayata bağlanma aşkıdır. Yokluktan varlığa çıkma, yılmaz bir inanç vaziyetidir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.