Bayağı hareketli bir seçim dönemi geçirdik yaklaşık üç ay süre içinde. İnanıyorum ki bu seçimin diğer seçimlerden farklı olarak çok konuşulacak ve tarihte de ayrı bir sonucu olacak. Seçimin başlangıcından bu yana gerilim had safhaya geldi. Bazı siyasetçiler halkı germek için elinden ne geliyorsa ardına koymadı. Ülkede ilk defa halkın bir kısmı “terörist” olarak nitelendirildi.”Adi” ler olarak nitelendirildi.Hatta “öküz” olarak nitelendirildi. Halk bunları hak ediyor mu idi ? Elbette hayır! Bu aşağılama ve tepeden bakma bir kısım siyasetçi tarafından seçim boyunca devam ettirildi. Maksat kendi seçmenlerinin daha da kenetlemek ve saflarını sıklaştırmak idi. Bunun karşısında ise normalleşme için söylemini geliştirmiş ve haklı bir bütünlük içinde tutmanın gayreti içinde olan bir siyaset anlayışı vardı. Bu şartlar altında ülke insanı üç ay gerildi, söylemlerle kinlendi ve siyaseten birbirine söylemedik laf bırakmadı. Ne için ? Birkaç belediye başkanı daha fazla çıkarmak için. Hiç düşünülmedi ki, bu ülkenin insanları ayni topraklarda birlik ve beraberlik içinde yaşayacaktı, birlikte gülüp, birlikte ağlayacak ve aynı kaderi paylaşacaktı. Bu topraklar üzerinde bin yıldan bu yana tasada kıvançta birlik içinde yaşadılar ve gelecekte de ayni şekilde yaşayacaklardı. Bunun bozulması, zaten netameli olan bu coğrafya’da ancak bu milletin düşmanlarına yarayacaktı. Hiç durulmayan bu bölge de emperyallerin hem gözü hem de planları, çıkarları vardı. Hem ülke içinde hem de bölge komşuları ile iyi geçinmesi gereken Türk insanı siyaseten birbirini yiyemezdi. Bu ayrışım ve parçalı görünüm ancak bu ülke düşmanlarını işine yarardı. Bir kaç oy daha fazla alabilmek adına ülke insanını birbirine düşürmek hangi siyasetin gerekçesiydi? Neyse ki bu ahvalde geçen seçim bitti, kin ve nefret taşıyan söylemler bitti ve normalleşme başladı. Dün itibariyle ülkeyi en çok geren İstanbul sonuçları hukuki süreç devam etse bile İmamoğlu’nun mazbatasını almak suretiyle şimdilik sonlandı fakat tartışmaları bitmedi hala.Halbuki  ülkenin en derin meselesi olan ekonomi sinyal vermeye devam ediyor. Üretimsizlikten işsizlerin oranı Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesinde hele de genç issizlik oranı ülke değerlerinin çok üzerinde. Bir insanın evine ekmek götürememesinin ne olduğunu, nasıl bir acı olduğunu tuzu kuru siyasetçi elbette bilemez. O sadece kazanacağı koltuğun derdindedir. 20 bin tL’ye varan maaşı ile asgari ücret ile geçinmenin ne demek olduğunu nereden bilecek ki? Ya onu da bulamayan işsizler ordusunun mensuplarının hayat kavgası. Sabah çocuğuna harçlık veremeyen ve onun ihtiyaçlarını karşılamayan bir babanın içinde bulunduğu ıstırabı nerden bilecek siyasetçi? O çocuğun mahzunluğunu ve o işsiz babanın çaresizliğini nereden bilip umursayacak? Ülkeyi idare edenlerin ilk vazifesi bu olması gerekirken onların dertleri seçim. Ve asla halkın geçim derdi onların tasaları değil. Evde mutfakta yangın var. Halk pazarlarda bitik vaziyette. Pazara getirdikleri fileleri ancak eldeki para ile üçte birini doldurabiliyorlar. Her şey ateş pahası ve halk feveran halinde. Hele emeklilerin haline anlatmaya bile gerek yok. Fakat bazı yüzsüz siyasetçiler bunu  bile alay konusu yapabiliyorlar. Ülke ekonomik olarak gerçekten bir yangın yeri.Umursaması gerekenler bunları umursamayınca daha da berbat hale geliyor günlük hayat. Artık süratle seçim atmosferinden çıkarak halkın feveranına kulak vermeli yönetenler. Sata sata üretim vasıtası adına hiçbir şey kalmayan ülkemizde üretimi geri getirmeli ve halk da buralarda istihdam edilmelidir. Bu elbette kolay olmayacak. Hele de birkaç yıl içinde olması beklenmeyecek bir durum içindeyiz. Tarım Bakanının dediği gibi ” Paramız var da ithal ediyoruz !” Bir üretimsizlikten bir gün o para da olmayacak, o zaman ne olacak? Fakat ne gam onun da tuzu kuru. Tuzu kuru olmayanların halini nereden bilecek? Döviz yine gerginliklerden dolayı yükselmeye devamda. Ancak dün İmamoğlu mazbatasını alınca düşme eğilimi içine girdi. Bundan sonra yapılması gereken süratle normalleşme sürecine girip ekonomiye odaklanmamız lazım. Bizim en birinci vazifemiz halkı geçim sıkıntısından ivedilikle kurtarılmalı. Ülkeyi yönetenleri n en birinci vazifesi ekonomi ve halkı bu pahalılıktan kurtarmaları ve hayatı yeniden yaşanabilir hale getirmelidirler. Şimdi ilk vazife bu olmalı.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.