Şehirlerin sorunları bitmiyor,  gittikçe yaşanmaz hale geliyor. İnsanlar yeşile hasret kalmış, hava kirliliği, daracık sokaklar, yukarı doğru iç içe geçmiş mekânlar nefes aldırmıyor,  teknolojinin bu kadar ilerlediği bir devirde, bir yerden bir yere zamanında ulaşmak güç, trafik feci,  hele ki vasıtaların park sorunu dayanılmaz boyutlara ulaşmış vaziyette.

     Ülkemizde liberalizmin getirdiği kolaylıklar ve serbestlik, ilk önce insanların beynini ele geçirmiş, sonrasında iş hayatının hareket tarzında etkili olmuş vaziyette. Burada bırakınız yapsınlar felsefesiyle istediğini yapar duruma gelinmiş ve denetimin hükmü çoğu zaman kalmamıştır. Sözlerimize itirazı olanların şehirlerimize bir bakıp eskiyle bir kıyaslasınlar.  

     Bizce bu sorunların en büyük sebebi, yaşacak yerin yalnızca şehirler olduğu düşünerek, belli merkezlerde karmaşaya ve yoğun ikamete seyirci kalmaktır.  Eğer insanlara ülkenin her tarafında iş imkânları sunar ve teşvik ederseniz kimse toprağını bırakıp şehir merkezine göçmez.  İstanbul’un nüfusu 20 milyon civarı, Osmanlı zamanında dahi bu şehre kolayca gelinip, yerleşilmezdi.

     Bazı şehirler, güzel uygulamalara da imza atmışlardır. Bazıları, güzel bir şekilde, eski şehre uzak başarılı yerleşimler kurmuş olmasına rağmen, genelde şehirlerin tarihi-eski merkezlerinde mevcut şartlarda tek katlı evler yıkılıp yerine 30 dairelik binalar dikilmekte, yollar, otoparklar ise hep eski haliyle kalmaktadır. Kentsel dönüşüm diye özünde iyi niyetli uygulama olmasına rağmen, bu uygulanma ada bazında olması gerekirken, parsel bazında uygulama yapılınca, sorunları daha da büyütmektedir. Birçok şehir, aniden büyükşehir yapıldı, fakat büyümeye uygun planlar ve yatırımların layıkıyla olmadığı gözlemlenmektedir. Tabii çözüm için yerel ve merkezi idarelerin uyumlu şekilde imar planları yapmaları şarttır. 

     Ülkemizde mahalli seçimler yaklaşıyor. Önceki seçimlerde olduğu gibi, mahalli adaylar ortaya çıkıp oy istiyorlar, ancak görüyoruz ki pek çoğunun bir projesi yok. Hangisi olursa olsun düşünce tabanına dayanıp, çıkıp oy istiyor. Seçilmiş olanlar yeniden aday olmuş durumda, daha önce vaat ettiklerinin çoğunu yerine getirmemiş olmasına rağmen yeniden oy istemektedirler. 

     Bizim düşüncemize göre kentlerin en büyük iki sorunu var.   Önceliklisi, İmar planı ve sağlıklı yerleşim diğeri de trafik ve park sorunudur. Şehirler için uzun vadeli ve rahatlık sağlayacak projeler yapılmalıdır.  Belediyeye talip olan bir başkan adayı, ben Avrupa’yı gördüm, orada şehir merkezlerine araba girmiyor diyerek, trafik ve otopark çözümü üretmiyorsa, bu başkan makam aracını kullanmamalı ve herkes gibi toplu taşımadan yararlanmalıdır.

     Mühim olan şehrin konumuna ve durumuna göre hareket edip şehri rahatlatmaktır. Bir söz vardır attığın taş ürküttüğün kurbağaya değsin. Örnek vermek gerekirse, şehrinizin trafik sorununu çözmek için getirilen, çevre dostu denilen kocaman otobüsler,  şehrin sıkışık ve dar yollarını fazlasıyla işgal edip, park sorununa da yeni bir boyut ilave ederek ve trafiği daha da yoğunlaştırabilecektir. Hâlbuki çözüm, yeni park yerleriyle birlikte,  hafif raylı sistem ve yeraltı treni benzeri yatırımlar olmalıdır.

      Yaşanır şehirler ve mekânlar ancak merkez ve mahallinin birlikteliğiyle, birbirini desteklemesiyle olur. Uzun vadede şehirlerin üzerindeki o ağırlık ve fazlalık alınmalıdır. Üretim ve tarım,  şehirlerin uygun olan çevresine ve ülkenin her yanına yayılmalıdır. Mahalli idareler de bu plan çerçevesinde hareket etmelidir. Şehirleşmede Rant ekonomisi terk edilmeli, uzun vadeli iktisadi planlar yapılmalıdır. Bu söylediklerimiz,  her şeyin kamu gücüyle yapılması anlamında değildir. Özel sektör de teşvik edilmeli, Kamu, denetleyici ve yön gösterici olmalıdır.

     Torunlarının yaşacağı kentleri hayal edenlere, şehrin geleceği için projeleri ve gücü olanlara, tarih tanıklık edecektir. 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.