Bu yazımızda, kendi mûsikî hayatımızı anlatırken, devrin mûsikî anlayışı ve erbabından bahsedecek, kültür ve mûsikî anlayışımızın bir çerçevesini çizeceğiz.

“Cemil Altınbilek’ ile mûsikî üzerine bir mülâkat”

Müziğe olan ilginiz ve müziğe başlamanız nasıl oldu?

     1959 Manisa Merkez doğumluyum, ilk, orta ve lise yıllarımı müteakip, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazanmam ile İstanbul hayatım başladı ve halen de devam ediyor.

     Üniversite öğrenimime başladığım 1979 yılından itibaren, aynı günlerde Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfının, tüm kültür ve sanat faaliyetlerine de katılma imkânı buldum. Bu faaliyetlerden, Kubbealtı Akademisi Mûsikî Enstitüsündeki iştirakim, buranın Mûsikî bölümünün kuruluşundan itibaren, kuruculardan Samiha Ayverdi Hanım’ın ricası üzerine ud dersleri vermekte olan hocam Cahit Gözkan ile tanışma ve kendisine talebe olma fırsatına eriştim. Zira hocam Cahit Gözkan, aynı zamanda önemli bir iş adamı olup, herhangi bir müessesede ders vermemekteydi. Ancak evi ve işyerinin, bir mûsikî ve irfan okulu olduğunu da sonradan öğrendim.

    Aile büyüklerimin hepsi mûsikî sever olup, evimizde radyo yayınları sayesinde tüm Türk mûsikîsi repertuarı kulağımda idi, hatta daha geriye gider isek, büyük dedelerimden neyzen ve kudümzen bulunduğunu da söyleyebilirim. Velhasıl mûsikî temayülü biraz cedlere ve genlere de dayanıyor.

Hangi hocalardan mûsikî dersleri aldınız? Biraz bahseder misiniz?

     Mûsikîde asıl hocam ve değişmez mûsikî otoritem H. Cahit Gözkan’dır. Hocamdan istifade ettiğim 20 sene boyunca ve müteakiben yakın çevrem içerisinde yer alan mûsikî oluşumlarından, koro ve dernek çalışmalarından da uzak kalmadım. Yine Hukuk Fakültesine devam ettiğim yıllarda, Kubbealtı Korosunun yanı sıra, İstanbul Üniversitesi Türk Mûsikîsi Korosuna, adeta fakülte derslerime verdiğim önem ve ağırlık derecesinde, 1982 ve 1987 yılları arasında, 5 yıl ciddiyetle devam ettim. 30 takım civarı eser geçtiğim bu koronun hocası Süheyla Altmışdört de bende iz bırakan ve disiplininden, enerjisinden ve de mûsikîye vukufundan etkilendiğim, mûsikî hocalarım arasındadır.

     Mûsikîde dernek ve topluluk faaliyetlerim arasında, önceleri avukat ağırlıklı, sonraları umuma açık bir mûsikî derneği olarak halen faaliyet gösteren “Kadıköy Faslı Mûsikî Derneği”nin çalışmalarına, 1990 ve 2000 yılları arasında, 10 yıl müddetince udum ile iştirak ederek yine 30 civarında fasıl takımının icrasına, konser verecek derecede katıldım. 2000 ve 2001 yıllarında İstanbul Barosu. Kültür Sanat Komisyonu çerçevesinde, bir avukatlar korosu kuruluşu ve çalışmasını yönettim. Aynı yıl mesleki irtibatım olan bir bankanın genel müdürlük çatısı altında bir koro kurulmasını ve çalışmasını koordine ederek başlattım.

     Bilahare kurulan Cenan Eğitim Kültür ve Sağlık Vakfının bünyesine kurulan, Türk Müziği Topluluğuna ve çalışmalarını halen de sürdüren, yine mûsikî dostlarımızdan oluşan Kadıköy Atölye Sanat Türk Müziği topluklarının çalışmalarına 10 yıldır katılmaktayım.

     Bütün bu mûsikî faaliyetlerimin yanında ve asıl mûsikî misyonum olarak belirlediğim ve de hocam Cahit Gözkan’dan tevarüs ettiğim ev fasıllarını ve gelenekli mûsikî anlayışını yaşatmaya devam ediyorum.

Udî, Rebâbî Cahit Gözkan Hoca’dan hangi tarihte ders almaya başladınız ve ne kadar devam ettiniz?

     Daha önce ifade ettiğim gibi, mûsikîyle fiilen tanışmam ve hocam Cahit Gözkan’a talebe olmam, 1979 yılında İstanbul Hukuk Fakültesini kazanarak, İstanbul’a geldiğim ilk hafta başladı. Üniversite eğitimim için yerleştiğim talebe evindeki arkadaşım, Kubbealtı’nda mûsikî derslerine katılıp, ud dersi de alıyor imiş, ben de ilk hafta sonu bu faaliyetlere iştirak ederek, mûsikî ve ud talebesi oldum. Cahit Hoca Kubbealtı’nın kuruluşundan beri, yaklaşık 10 yıldır Kadıköy Çiftehavuzlar’daki evinden, Bayezid Çarşıkapı’da Karamustafa Paşa Medresesi binasında faaliyet gösteren vakfın cumartesi günleri öğleden, akşama kadar devam eden çalışmaları içinde saat 12.00 ila 13.00 arası gelir ve katılanlara ud dersi verirdi. Bu derslere her talep eden iştirak eder, herhangi bir devam veya çalışma mecburiyeti bulunmazdı, isteği olan ve devam eden herkese Cahit Hoca büyük bir tolerans ile yaklaşır ve kendine has haftalık ders etütlerini eli ile öğrencinin defterine yazar ve kendine mahsus ud metodu ile uygulamalı öğretirdi. Kubbealtı Vakfındaki bu çalışmamız bir yıl sürdü. Yaz tatilini müteakip, ülkede yaşanan 12 Eylül 1980 Askeri darbesiyle birlikte, tüm dernek ve vakıfların çalışmaları askıya alındı ve bu sezon mûsikî cemiyetleri açılamadı. Bu gelişme üzerine vakıf yöneticilerimizin, Cahit Hoca’dan ud talebelerinin kendi evine gelerek derslerine devam edebilmesi için ricada bulunmasını, Cahit Hoca memnuiyetle karşıladı. Bundan sonra Hoca’nın evinin adeta bir mûsikî mektebi olduğunu idrak ettik ve talebeliğimiz, Hoca’nın vefat ettiği 1999 yılına kadar evin bir evladı gibi devam etti, hatta bugün için 40 seneyi aşmış olsa da halen devam ediyor.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.