Horasan Erenlerinden olan Hz. Mevlana Türk fikir ve inanç hayatında mühim bir yere sahiptir. Dünyanın alt üst olduğu, düzeninin bozulduğu 13. Yüzyılda Anadolu’ya göç etmiş, devrin kültür dili olarak Türkçe tam oluşmadığı için eserlerini farsça yazmış, yaşadığı devirden günümüze kadar tesirleri olagelmiştir.

     Yakın zamanlarda kendine bazı tenkitler de yapılmış olmasına rağmen, Türk Tasavvuf sistemi olan Mevlevilik ve Mevlana sevilip kabul edilmiş ve ayin özelliğinde olan sema hep ilgi çekmiştir. Fakat bizim üzerinde durmak istediğimiz, sema ayini olarak değil de gösteri niteliğinde, ticari işletmelerde hatta bazı belediyelerde ve çeşitli ilgisiz yerlerde yapılan icraatlar, bu kutsi faaliyeti ayağa düşürmüştür.

    Biz şimdi semanın mahiyeti ile ilgili Emin Işık gibi bir ehlinin fikirlerini size sunmak istiyoruz*

     İbadet, insanın bir ihtiyacı, beşerin ihtiyacıdır. İnsan olmanın basamaklarıdır. Mevleviler sema ediyorlar, dışarıdan bakan raks zanneder. Sema töreni mahşeri temsil eder. Aşk ile vecd ile dönülen dört selamlık, dört bölümdür. İnsan hayatı da dört bölümdür. Bunlar: 1- Hayat öncesi var olan bir varlık. 2- Dünya hayatında doğan bir varlık. 3-  Sonrasında ölen 4-Ondan sonra tekrar dirilen varlıktır. Hayat gibi ayinde dört basamaktır. Bazı büyük Avrupalı bestekârların senfonileri de dört bölümdür.

     Sema, aşkı temsil eden Peygamber Efendimizin methiyesiyle başlar. Onu sevmek övmek, Allah’ı sevip övmek demektir. Daha sonra kudüm sesi tak tak vurur, Kudüm sesi Allah’ın kâinata “Ol” emri anlamına “Kün” emrini temsil eden bir tan ile başlar. Bu methiyeyi ney taksimi izler. Ney, her şeye can veren ilahi nefesi dile getirir.

   İlk yaradılış ayinden önce semazenler, birbirine selam vererek dairevi yürüyüşle selamlaşırlar. Müminler ten olarak ayrıdır, çok görünürler ancak canları birdir. Çünkü Allah onları bir imanda yaratmıştır. İlk selamdan sonra semazenler, göğüslerine kollarını bağlayarak elif gibi durur “bir “ şekline gelirler.

     Birinci selam insanın bilgi ile hakikate doğmasıdır. Allah’ını ve kendi kulluğunu idrak etmesidir. Rabbini bilen, kendine gelir, kendini bilir. İkinci selam, insanın yaradılıştaki yüceliği ve inceliği sezmesi, yaradılıştaki hikmetleri anlamaya çalışması ve kendini yüceltmesi için hazırlamasıdır. Dördünce selama gelince burası musikideki ritimlerle ifade edilirse daha doru olacaktır. Semazenler yani insan, artık kendi manevi seyrini tamamlamış, miracına ermiş ve ondan sonra tekrar beşer olarak dönmüştür. Fakat bir farkla Allah’ın kulu olarak dönmüştür. Kendisini Allah’a teslim etmiş ve insanlara hizmet etmek için hazırlanmıştır. Sağ el yukarıda İlahi nimeti alıp, sol elle halka hizmeti aktarmak demektir.

İnsanın miracı kutlu olsun.

Ali Murat Daryal. İnsan ve Gerçek s.30-33 İst. Hülbe Yayın 2021

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.