Yeryüzünde,  Öyle insanlar vardır ki, görenler, Yaradan onları ne de özenle yaratmış, der. Onlar gibilerin sayesinde hayatın lezzeti olduğunu düşünürsünüz. Bir zamanlar bu dünyadan sağlam prensipleri üzerinde yaşayan, Konya’nın güzel evladı Mehmet Emiroğlu geçmiştir.

     Emiroğlu “ kendisini insanların yardımına ve hizmetine adamış, bu yolda pek çok gayret sarf etmiş bir insandı. O, insana topluma hizmeti, Allaha hizmetten ayırmayan, insanlara hizmet ettiği ölçüde Yaradan’a hizmet ettiğini düşünen, Hak için halka hizmet düsturunda olan biriydi.  “

      Onun kapısı ve sofrası daima açıktı. Kazancını insanların hizmetine sunmaktan kaçınmazdı. İnsanları ivazsız, garazsız, beklentisiz severdi. Onun bu davranışlara yönelmesinin temeli,  yol gösterici büyükleri ve hocasından gördüğü ve de aldığı terbiye idi. “O, İnsanları seveceksin, senin içinde tükenmez af, merhamet ve müsamaha hazineleri var. Bütün yaratılmışları, aynı yorulmaz hız ve aynı tükenmez istekle seveceksin, bize düşen,  nefsimizi kötülükten temizleyip, aynı zamanda insanlara yardım, vatana ve imana şuurlu hizmet etmektir. İnsanları kaybetmek kolay, kazanmak zordur, düsturu” üzerineydi. 

     Özellikle gençlerle çok ilgilenir, onların dertlerine, maddi manevi yardımcı olmaya çalışır,  onlara vaaz vermez, sohbetler eder, kitaplardan bahseder, ufuklarını genişletir, gençler ellerinde kitaplarla geri dönerlerdi.

     Bazen borçlu, dertli, sıkıntılı insanları görüp de dertlerine derman olamadığımda, “içimden eski esir pazarları olsa idi kendimi orada satsam, bedelini o ihtiyaç sahibine versem diye çok düşünürüm. Derdi.

      Dini prensipleri milli duygularla pekişmişti, birçokları “ İslam’ın ve mistisizmin şeklini benimseyip, Viyana Kapılarını, Roma varoşlarını zorlayan, Rumeli ve Anadolu Hisarlarını, Selimiyeleri yaratan İslam’ın dinamizmini bir kenara bırakmışlardır. Hadiste zikredildiği gibi, ilim öğrenmek tavsiye edilmiştir. İlim Müslümanın kaybolmuş malıdır. Nerede bulunursa alınmalıdır.” Demişti.

     Kendine dikkat etmediğinde ise “ İşitiyorum ki kendine iyi bakmıyormuşsun. Vücudun ilahi bir emanet olduğunu bilmek gerek. Öyle ki bu emaneti koru. Bir vücudun, taşıdığı ruha imkân açabilmesi için sağlam ve sıhhatli olması beklenir.” Diye ikaz edilmişti.

     Yukarıdaki satırları, Kazım Yetiş’in hazırladığı, Samiha Ayverdi’nin İsmet Emiroğlu Mektuplar 11* adlı eserinden öğreniyoruz. Kitaptaki mektuplarda, insani duyguları ve temel değerler, güzel bir lisanla, tasavvuf çeşnisi içinde, anlatılmaktadır. 

.* Samiha Ayverdi. İsmet Emiroğlu Mektuplar 11. Kubbealtı Neşriyat. İstanbul 2021 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.