Manisa Un Fabrikası ve Manisa’dan görünüm. 1940’lı yıllar.

Mekanların da insan ve devletler gibi tarihlerini yazmak gerekir. 

Bir tarzı, geçmişi ve kimliği olan mekanlar tarihe tanıklık etmiştir. Okumasını bilene çok şey anlatırlar.

Deprem, yangın, işgal, yağma ve talanlara ek olarak 1940 sonrası modern mimariye geçiş hezeyanıyla yok olan binlerce tarihi eser için hala içimiz yanar Yahya Kemal Beyatlı’nın İstanbul’un yıkımına karşı koymak için canhıraş mücadelesini hatırlarız.

Şehirlerin hafızları ve kent kimliğinin oluşması mimariyle mümkündür. Mimari anlayışımız aslında kimliğimizi de ele verir. O yüzden özellikle 1940 sonrası mimarimizin bir kimliğinden bahsetmek çok zordur. Türk’e has mimari eserlere örnek vermek istersek mecburen Selçuklu, Beylikler, Osmanlı ve Cumhuriyetin 1940 öncesine bakmamız gerekir.

Anadolu’da beylikler ve Osmanlı için önemli bir devlet geleneğinin yaşatıldığı merkezlerinden birisi de Saruhan sancağı topraklarıdır. 

Saruhan sancak merkezi Manisa’nın tarihi eserlerinin çoğunluğu günümüze kadar gelememiştir. Gelebilenler ise ya kurtarılmayı beklemekte ya da vereceğimiz örnekte olduğu gibi farklı amaçlar için kullanılmaktadır.

Geçen gün Manisa’nın yaşayan hafızalarından Faruk Saydam Beyle (d.12 Nisan 1930) sohbet ederken konu Manisalıların Taş Fabrika olarak bildiği Turhangillerin un fabrikasına geldi.

Günümüzde Taş Fabrika ismiyle hizmet vermeye devam eden binanın künyesine baktığımızda şunları görüyoruz: “1890 yılında Rum asıllı bir tüccar tarafından makarna ve un fabrikası olarak kurulmuş, uzun yıllar boyunca Balkanların en büyük makarna ve un fabrikası olmuştur. Balkan Harbi’nin sona ermesinin ardından, 1914 senesinde Yaralı ailesinin mülkiyetine geçen bina 1948 yılında Giritligil ailesi tarafından satın alınmış ve 1950 yılında döneminin en önemli iktisadi faaliyetlerinden biri olan pamuk çırçır işletmesine dönüştürülmüştür. 

Manisa Un Fabrikası

Bina 1986 yılına kadar bölgede yetişen pamukları çırçırlamaya devam etmiş ve 1986 yılından sonra bir süre depo olarak kullanılmıştır. 2006-2008 yılları arasında aslına uygun olarak restorasyonu yapılan yapı 2014 yılında, , TAŞFABRİKA adıyla hizmete girmiştir.

Çırçır fabrikası ya da un fabrikasının sahibi İsmet Turhangil ile ilgili Faruk Saydam’ın hatıralı ilginç ve önelidir.

Faruk Saydam’ın hatıraları Manisa için önemlidir. Birçok olaya şahitlik etmiş, birçok olayın bizzat içinde bulunmuş ve 1940’lı yıllardan itibaren Manisa için aktif görevlerde bulunmuş bir şahsiyetin hatıralarını ciddiye almak gerekir. Anlatmadığı onca şey olmasına rağmen anlattığı şeyler çoğumuzun ilk kez duyduğu şeyler olacaktır. Hatıralarının bir an önce yayınlanmasını bekleyenlerin başında ben geliyorum.

Babam fırıncı olduğu için İsmet Turhangilin fabrikasından her gün 6-7 çuval un alırdık. Her çuvaldan 130-140 çuval ekmek çıkardı. İsmet Turhangil zayıf bünyeli otoriter bir yapısı vardı. Oğulları Ethem ve Hüseyin vardı. Ethem Turhangilin çarşıda fırınları vardı.

İsmet Turhangilin muhasebecisine parayı ben götürürdüm. Muhasebeci Manisa Bağcılar Bankası veznedarıydı. Adı Lütfü’ydü. Hatta Lütfü Hoca, Hatuniye Camisinde vaaz verir namaz kıldırıldı.

Hüsnünün  oğlunun adı Hıfzıydı. Ortaokul arkadaşımdı. Muhasebeci Hüsnü cuma günleri Hatuniye camisinde vaaz verir ve imamlık yapardı. Hatta yaptığı namaz tarifinden dolayı bazıları arasında  “İki salla bir bağla”  hoca lakabıyla da anıldı.

O zamanlar ekmek 7 kuruştu. Bozuk paralar çok biriktiği için Turhangillerin un fabrikasına çuvalla koyduğumuz demir parayı ben götürürdüm. İlkokul beş ya da orta bire gidiyordum.

İsmet Turhangil o zamanlar Manisa’nın en zenginiydi. Manisa’nın ilk fabrikasının sahibiydi. Fabrika un fabrikasıydı. 

Fabrikayı ilk olarak Almanlar kurmuştu.

İsmet Turhangil’in fabrikası Egenin en modern fabrikasıydı. 

Baş ustalarının adı Tahir’di. Alman Tahir derlerdi. Alman Tahir denmesinin sebebi de fabrikadaki bir Alman’ı öldürdüğü için bu lakap takılmıştı.

O zamanlar zenginler için konan Varlık vergisinde azınlıklar Aşkale’ye gönderilirdi. 

İsmet Turhangil’e de azınlıklar gibi Varlık Vergisi konmuştu. İsmet Turhangil’in Varlık Vergisi nedeniyle  Manisa’da birkaç ay cezaevinde yattığını hatırlıyorum. Varlık vergisi yalnız azınlıklardan değil bütün zenginlerden alınırdı.

Varlık vergisinden ödeme yapacak kişilerin isimleri ilan edilir ve duvara asılırdı. 

Manisa’da Varlık Vergisine tabi olanların isim listesi hükümet konağının önüne Emekliler Parkına bakan kapıya asılırdı. Biz de kimlerin adı yazıyor diye listeye bakardık.”

Şehrin değişim ve gelişimine tanıklık eden insanların anılarını yazması çok önemli. Bu konuda yerel yönetimlerin belgeseller hazırlaması gerekiyor. Şehir için söyleyeceği sözü olanların konuşturulması, anlattığı şeylerin geç olmadan yazılması ve kayda alınması gerekiyor. Buna benzer bazı çalışmaların yapılmakta olduğunu duyuyor ve seviniyoruz. 

Şehre emeği geçenlerin hatıralarını mutlaka yazmaları, yazamıyorlarsa hatıralarını sesli ve görüntü olarak kaydetmeleri Manisa için çok önemlidir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.