Çocuklukta ne öğrendiyseniz sizinle mezara kadar gidiyor, bunu unutmamak gerekiyor. Siz siz olun özellikle şehirde oturan, toprak, bahçe, hayvan görmemiş, doğal hayatın ne olduğunu bilmeyen çocuklara toprakla, bahçe, sebze meyve, hayvan ve bitkilerle tanıştırın, hatta öğretin… Geleceğin ne göstereceğini şimdiden öngörmek gerekiyor. Dünyada meydana gelen gelişmeler insanca bir hayat sürmenin tek yolunun yeniden toprak, bitki, hayvan ve birçoğumuzun doğal hayat dediği köy hayatından geçeceği anlaşılıyor. 

Benden söylemesi köyde toprağınız varsa satmayın derim! Az çok demeden köylerden toprak almanızı tavsiye ederim. 

Çocukluk, ilk gençlik dönemlerim köyde, dağda, dağda bayırda, tarlada, hayvan peşinde, buğday, arpa, susam, bakla, nohut, bostan ve tütün tarlalarında geçti. Anızlarda keklik, tavşan ve kuş peşinde geçti. Ayaklarımızda ilikli naylon pabuçlar kanlarını akıta akıta koşar acı nedir hissetmezdik. Kıraç Dere, Kekikli Burun, Bodrum Boğaz, Şeytanlı Yar, Durasıllı Yolu, Taşlı Çeyiz ve Çiçeklik mevkilerinde az koşturmadık. 

Bir yaştan sonra şehrin boğucu havasından kurtulmak, dinginliği, huzuru yaşamak buna karşın bir şeyler üretmek, kendini dinlemek, tabiatla baş başa olmak; kuş, bört böcek, rüzgâr, güneş, horoz, kedi- köpek sesiyle uyanmak için az da olsa toprağa ihtiyacı olduğunu anlıyor insan.

Yoğurdun, peynirin, yumurtanın, soğanın, sarımsağın, bilumum yeşilliğin en lezzetlisini yemek için bağ bahçe, tarla işleri hatta imkânı olanlar hayvancılığı ciddi düşünsünler derim. Hiçbir teorik bilginin toprakta, bahçede, üretimde fayda etmediğini görünce şaşırmayın sakın!

Bu yıl nereden estiyse bir köy evi kiralayıp bahçe yapmaya karar verdik. Yaklaşık üç aydır bahçeyle uğraşıyoruz.

Kürekle, belle, çapayla bahçenin toprağını havalandırarak başladık işe.  Uzun süredir sulanmamış bahçenin suya doymasını sağladık.

Sıra bahçeye hangi sebzeleri, çiçekleri dikeceğimize geldi. Tarla, bahçe işleri zor iştir. Alışkın olmayanlar bir hayli zorlanacaklardır. Bereket versin bizde çocukluktan kalma bir aşinalık var da bahçe, kürek, çapa ve toprak işlerine de zevahiri kurtardık şimdiye kadar. 

Max Weber’in, Karl Max’ın, Platon’un, Gazzali’nin, Durkheim’in, Farabi’nin, Nice’nin, ansiklopedilerin, binlerce makale yazmanın, on binlerce sayfa kitap okumanın, kütüphaneye dönüşen evlerde oturmanın size fayda sağlamayacağını elinize kürek, çapa, bel, kazma, tırmık aldığınızda anlayacaksınız! Bir fidanı toprakla buluşturmanın bir tecrübe işi olduğunu, gübrenin oranının, sulamanın, ilaçlamanın hangi saatlerde yapılması gerektiğini, hangi bitkinin sebzenin hangi toprakta olacağını makalelerde, kitaplarda okuyabilirsiniz belki ama pratiğiniz yoksa işiniz çok zordur.

Üç kişiyle başladığım bahçe işlerinde yalnız kalacağımı anlamam uzun sürmedi. 

Mart sonuna doğru başladığımız bahçeyi belleme, çapalama, toprağı havalandırma işinde yalnız kalacağımız tahmin ediyordum, böyle bir sonuç bekliyordum ama arkadaşların bu kadar çabuk pes edeceğini, işin ne kadar zor olduğunu anlayıp kenara çekileceklerini tahmin edemezdim! Sizin anlayacağımız bahçe ve ben baş başa kaldık mart sonunda. Köy kökenli olduğumuzdan toprağa, bitkiye, ağaca, emeğe olan hürmetimizden zor da olsa biber, domates, patlıcan, karpuz, kavun, acur, patates, salatalık, günebakan, soğan, … sarımsak diktik. Ancak bunların sulanması, bakımı, gübrelenmesi, ilaçlanması ayrı bir iş. İlgi gerektiren, her gün bakım gerektiren uğraş. Zaman alıcı, insanı kan ter içinde bırakırlar… Ama bir de soğanlar yaprak sürmeye, çilekler kızarmaya, patatesler çıkmaya, güller açmaya, erikler tomurcuklanmaya başladığında; yasemin kokusu gül kokusuna karıştığında, çiçeklerin boy verdiğin gördüğünüzde bütün yorgunluklar, alın terleri yerini iç huzura, dinginliğe, öze dönüşe ve mutluluğa bırakır.

En son 15 Mayıs Cuma günü akşam serinliğinde sulamıştım. İki gündür kırk derece sıcakta kim bilir ne hale gelmiştir bahçe. Çiçekler, sebzeler… Aylardır verdiğimiz emeklerle güzelleşen bahçe iki gündür sulanamıyor! İki gün daha sulanamayacak! Beş gün boyunca kırk derece sıcakta susuz kalan sebze, meyve, bitkilerin halini düşünmek bile insanı üzüyor. 

Dün akşam bahçeme gidip sulama yapmak istediğimi yetkililerle yaptığım telefon görüşmesinde aktardığımda olumlu cevap alamamak bir hayli üzücüydü. Tapu gerekiyormuş, ziraatçı olduğuma dair belge gerekiyormuş! Evet bunlar gerekiyor ancak bizler salgın öncesi başladığımız bahçe işlerinde şimdilerde yasak olduğunu sebze, meyve, çiçek, ağaç, kırlangıçlar, kediler... börtü böcek Korona yasağını nereden bilsin! 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.