Türk Diyarı olan Asya’da yani Türkistan’da bir zamanlar aklı, mantığı, fen ilimlerinin kıymeti ve önceliği mevcuttu. Bu yol üzerinden Türkler ve İslam dünyası itibarlı ve özenilecek bir yer edinmişti. Fahreddin Razi üzerinden bir değerlendirmeyle devam edelim:

    İslam âlimi Fahreddin Râzî, Türkistan’da Selçuklu hâkimiyeti devrinde 1149 senesinde Rey’de doğmuştur. İlim tahsil etmek üzere Türkistan coğrafyasında çeşitli şehirlerde dolaşmış, çeşitli hocalardan kelam ve felsefe tahsil etmiş ve dersler almıştır. Muhiddin Arabi,  Abdülkadir Geylani gibi meşhur âlimlerle çağdaştır. Herat, Tus, Harzem, Herat, Buhara, Belh ve Semerkant gibi şehirlerde dersler vermiş fikirlerini söylemiş çeşitli tartışmalarda bulunmuştur. Mutezile, Bâtıni ve Keramilere karşı yoğun tartışmalar yapmış, takdir toplamıştır. Sultanların iltifatına ve himayelerine mahzar olmuştur. Yüzlerce talebe yetiştirmiştir. Büyük Türk Âlimi İbni Sina ile yakın irtibat halinde olmuş iki oğlunu onun kızlarıyla evlendirmiştir.    Çok üstün bir zekâya ve hafızaya sahip olan Râzî, İslam Hukuku ve kelamı, tefsir, felsefe, mantık, astronomi, matematik, tıb gibi bütün ilim dallarıyla ilgilenmiş ve onlara vakıf olmuştur.

     Tasavvufa ilgi duyduğu bilinmektedir. Muhiddin Arabi onu tasavvufa teşvik eden mektuplar göndermiştir. Osmanlı Âlimlerinden Taşköprüzade onun bir Türk tarikatı olan Kübrevilik’in kurucusu Necmeddin-i Kübra’ya bağlandığını ifade etmektedir.

     Tarih boyunca bütün Türkistan coğrafyası bugünkü Afganistan Hindistan, İran’da çok canlı inanış-itikadi, felsefi düşünce ve ilmi yaşayış mevcuttu. Âlimler, hem nakli-ilahi ilimlere hem de nakli-akılcı ilimlerle iştigal ederlerdi. Yüksek muhitlerde ve Medreselerde, âlimler birbiriyle tartışır, fikir alışverişlerinde bulunurlardı. Bazen bu tartışmalar yarışma mahiyetine dönüşürdü.

     Râzî ‘nin,Fikhi ve İtikadi konularda yaptığı tartışmalar, bazen fikirlerinde de değişiklik ve olgunlaşmalara da yol açtı. O şafii mezhebine mensuptu. Türk düşüncesine uzak bir Eşari âlimi olarak değerlendirilmektedir. Çok zaman bu esaslara bağlı kalmamış diğer düşünce ve inanışlara da meylettiği görülmüştür. Eşariye’nin temel anlayışın ötesinde fikirlerde beyan etmiştir.

     Bizce, onun bizi ilgilendiren en mühim tarafı İslam hukuku konusunda izlediği usul-yöntem olmuştur. Burada, metafizik ve mantığı esas alarak, bilgi teorisi ve yöntemle ilgili ortaya koyduğu kurallar bizi ilgilendirmektedir. En önemli tarafı metafizik-mantık esaslı bir ilim anlayışı ve bu anlayışa dayalı tahkik-araştırma metodudur. Bu yöntemde akla, mantığa önem verilir ve derin bir araştırma yapılır. Herhangi bir hüküm, hukuk-fıkıh usulünü bilmeyen bir kimsenin fetva vermesinin caiz olmadığıdır.

O devirlerde için de Teymiyye’nin de olduğu ehli hadis çevreleri kelam ve mantık ilimlerine karşı çıkmaktadırlar. Teymiyye, eğitimde hadis ve mantığa ihtiyaç olmadığını, onları öğrenmekle yabancı düşüncelerin hâkim olacağını bidatları geri getireceğini düşünüyordu. Onlara göre akla, mantığa akli ilimlere ihtiyaç yoktu.

     Râzî ile birlikte artık İslam Alemi’nde, fıkıhta aklı ve mantığı esas alan onun usulü yerleşti. Hükümler verilirken bu usule-yönteme uyulmak adet oldu.

     Osmanlı’nın kuruluşunda tesis edilen medreselerde usul-yöntem olarak akla, mantığa önem veren, geniş bir araştırmayı öncelikli tutan bu Râzî anlayışı hâkim oldu. Bu anlayış belirttiğimiz gibi bir yöntem meselesiydi. Aklı, mantığı yanına alan bir usul şekliydi. Gün geldi Birgivi ile başlayan ve Kadızadeler ile doruk noktasına ulaşan anlayış ile bu usul-yöntem dikkate alınmadı. Akıl,  mantık ve ilim terk edildi.  Sonucunda, kendi fasit dairesinde debeleniş sürdü gitti.
  
  Fahreddin Razi 1209 yılında Herat’ta vefat etmiştir. 2021 senesinin ağustos ayında, aklın, mantığın, insanı değerlerin ve inceliğin bulunmadığı dinci Taliban, bin yıl sonra, tarihinde nice güzel rehberleri ve inanç erleri bulunan Herat ve Afganistan’ı ele geçirmiştir. Kimlerin ortaya çıkardığı belli bu zihniyet, şimdi kimlere hizmet edecektir. 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.