İslamiyetten önce Türkler ölen yakınlarının mezar başlarına Balbal denilen bir taş dikerlerdi, İslamiyetle şereflenen Türk Milleti inancımız gereği mezarlıkları önemsemiş, ölenlerinin mezar taşlarını bir iğne oyası gibi işlemiştir. Ahlat’ta bulunan Selçuklu dönemine ait mezar taşları şaheserdir, Türkistan başta olmak üzere Türk dünyasındaki mezarlar, sandukalar ve türbeler sanat harikasıdır. Osmanlı döneminde mezar taşları, ölen kişinin mesleğini, kişiliğini, cinsiyetini, görevini belirten motiflerle donatılmıştır. Mezar taşlarındaki yazılar mermere o kadar güzel işlenmiştir ki bu yazıları günümüzde yazabilecek kaç nakkaş, hattat ve o güzelim dörtlükleri yazabilecek şair kalmıştır? Ama bizler, o güzelim mezar taşlarının kıymetini bilemedik, Selçuklu ve Osmanlı’yı hafızalardan yok etmek için bu tarihi mezar taşlarını da yok ettik. Doğup büyüdüğüm ilçemizde eski mezarlık ortadan kaldırılmış, yerine semt pazarı kurulduğundan aile büyüklerimin mezarları bile kayıptır. Cumhuriyet öncesi tarihi mezar taşları da maalesef ki yok edilmiştir. Eski yazıyı ve Arapça bilmememin acısını tarihi mezar taşlarını okuyamayınca çekmekteyim.  Revak Sultan Türbesi ve Ali Bey Camii haziresinde  bulunan tarihi mezar taşları ile ihata duvarları yapılmıştır, 

       Ara sıra mezarlıkları gezerim ki geçmişten ibret alayım, hayat dersi çıkarayım, ölümü hatırlayayım, ilginç gördüğüm mezar taşı yazılarını not ederim. 1985 yılı Mayıs ayında Trabzon’un Şalpazarı ilçesine gitmiştim,  yol mezarlığın ortasından geçerken bazı mezar taşlarında tabanca ve tüfek resimleri görünce Şalpazar’lı arkadaşım Tahsin HALCI Bey’e sorunca silah resmi olan mezarda yatanın silahla öldürüldüğünü, diğerlerinin ise eceli ile öldüğünü söylemişti.  Tespit edebildiğim İlginç mezar yazılarının bazılarını yazayım: “ Biz de gezerdik siz gibi, siz de geleceksiniz biz gibi.” “ Var mıdır dünyada gelip de kalan/ Sürüp baştan başa muradını alan/ Muradı maksudu hepsi yalan/ Ölümlü dünyada hakikati gördüm.”  “ Bir gün olur götürürler evinden/ Allah’ın adını bırakma dilinden/ Kurtuluş yok Azrail’in elinden/ Dünya kadar malın olsa ne fayda.”  “ Çekme dünyanın nazını/ Kıl beş vakit namazını/ Yarın kılarım diyenin/ Bu gün kıldık namazını.” 

       “ Uşaklarım, hastayım hastayım  dedum, inanmadınız, e ne oldi şimdi?”  “ “ Dünya güzel bir sofraydı, peşin peşin yedik şimdi bize hesabı kaldı.”  “ Şükürler olsun kocacığım, en azından artık nerede olduğun belli. Karın.”  “ Gelmiyorlarsa Baba mezarına/ Okumuyorlarsa ruhuna Fatiha/  Sakın üzülme boşuna / Bir gün onlar da girer, kara toprak altına.” Malın var diye benlik edersin/ Ecel şerbetini bir gün sen de içersin/ Yalın ayak baş kabak bu dünyadan göçersin/ Bütün dünya senin olsa ne fayda.”  “ Bu günü düşünürsün/ Dün geçti yarın var mı?/ Gençliğine de güvenme/ Ölen hep ihtiyar mı?”  “ Delil yetersizliğinden beraat etti. Kalp yetersizliğinden gitti.”

       Muğla’nın Fethiye ilçesinde yaşayan bir vatandaşımız sürekli çalışmış çabalamış ve evlatlarına miras bırakmak için kıt kanaat yaşamış. Lakin ölümünden sonra oğulları miras paylaşımında birbirine düşmüşler ve küsmüşler. Daha sonra kardeşlerden biri pişmanlıkla olayı bir arkadaşına anlatmış, arkadaşı da şair dostuna aktarınca Şair Galip KURTOĞLU bu konu ile ilgili bir şiir yazmış, oğullarından biri bu şiiri babasının mezar taşına yazdırmış ve rahmetli sanatçı Adnan ŞENSES de bestelemiş.  MALIN VARSA SAT BABA.  “ Mal bıraktın, mülk bıraktın üşüştük,/ Kavga ile Niza ile bölüştük,/ Üç karış toprak için dövüştük/ Sen mezarında huzur ile yat Baba.”  “ Çocukların etsin diye rahat,/ Satmadın da geçindin kıt kanaat,/ Evladından, sana olsun nasihat,/ O dünyada malın varsa sat Baba.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.