Cumhurbaşkanlığı tarafından OHAL gereğince 24.12.2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 696 Sayılı KHK’nin 121. Maddesi ile OHAL uygulamalarına ilişkin 08.11. 2016 tarihli 6755 Sayılı Kanun’un 37. Maddesi’ne bir fıkra daha eklendi.

Birkaç gündür şiddetle tartışılan hususun açıklığa kavuşturulması için öncelikle 6755 Sayılı Kanun’un 1. Maddesi ve son olarak yayımlanan 696 Sayılı KHK’nin 121. Maddesi ile tartışma konusu olan 6755 Sayılı Kanun’un 37. Maddesi’ne ilave edilen fıkranın metinlerini ortaya koyarak durumu netleştirelim.

08.11. 2016 tarihli 6755 Sayılı Kanun’un 37. Maddesi’nin 1. Fıkrası aynen şöyledir:

“15.07.2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında karar alan, karar ve tedbirleri icra eden, her türlü adli ve idari önlemler kapsamında görev alan kişiler ile OHAL süresince yayımlanan KHK’ler kapsamında karar alan ve görevlerini yerine getiren kişilerin bu karar ve fiilleri nedeniyle hukuki, idari ve cezai sorumlulukları doğmaz.”

Mezkûr kanuna 696 Sayılı KHK’nin 121. Maddesi ile ilave edilen fıkra ise aynen şöyledir: 

“Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın 15.07.2016 gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler hakkında da birinci fıkra hükümleri uygulanır.”

Art niyetli olmayan herkesin yukarıda zikredilen söz konusu kanun maddesinin 1.fıkrasından anlayacağı şudur: 15 Temmuz 2016 FETÖ darbe girişimini bertaraf etmek için devlet adına görev yapan kişilerin kararları ve fiilleri nedeniyle hukuki, idari ve cezai sorumlulukları açısından güvenceye alınması amaçlanmıştır. İlave edilen fıkra ile de 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminde canı pahasına vatanı ve Demokrasi’yi müdafaa eden, darbeci teröristlere direnen sivil vatandaşların hukuki yönden güvenceye alınması sağlanmıştır. Bu her iki hüküm de 15 Temmuz 2016 darbe girişimiyle sınırlıdır ve yalnızca bu darbe girişimini kapsamaktadır. 

Derdi üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olan bazı çevrelerin iddia ettiği gibi hüküm metninde değişik yorumlara sebebiyet verecek ifadeler yoktur; ancak gerekirse yapılacak küçük bir değişiklikle oluşan bu kaygılar da giderilebilir. Felaket tellallığı yapmanın manası nedir? Yapılan düzenlemenin Anayasa’nın 17. Maddesi’nin “Ayaklanma veya isyanın bastırılması” hükmüne dayandığı da unutulmamalıdır. 

FETÖ darbe girişiminin bastırılmasında canı pahasına direnen sivil vatandaşlara hukuki güvence getirilmesinden daha tabii ne olabilir? Bu güvenceye ihtiyaç duyulmasının sebebi ise; darbe davalarında FETÖ’cü sanıkların, sanık avukatlarının ve kaçak haşhaşilerin şehit ve gazi ailelerini yargılanmayla tehdit etme haysiyetsizliğinde bulunmaları olmuştur. 

Durum böyleyken tartışmanın fitilini İP Genel Başkanı Meral Akşener ateşledi. Akşener, attığı tweetle 696 Sayılı KHK’nin 121. Maddesi ile iç savaşa davet yapıldığı iddiasında bulundu. CHP hiç vakit kaybetmeden MKYK’yi toplayarak kararnameyi AYM’ye götürme kararı aldı. TBB ve HDP de bu algı operasyonuna katılmakta gecikmediler. Yurtdışındaki kaçak FETÖ hainleri de birilerinin kulağına bu algı operasyonunu üflemekle yetinmeyip her zamanki gibi sosyal medyada klavye hainliğine ve sahtekârlığına soyundular. Bu KHK ile ilgili çeşitli zorlama yorumlarla bu olgu, algı operasyonuna dönüştürüldü. Yok, devlet çete oluşturuyormuş… Yok, milli güvenliğimiz çetelere bırakılıyormuş… Yok, bu bir iç savaş çağrısıymış… Yok, suçlular affedilmiş… Yok, sivillerin silahlanmasına izin veriliyormuş… Yok, yapılan düzenleme ileriye dönük terör olaylarının bastırılmasını da kapsıyormuş… 

 AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül tarafından yapılan açıklamalarda, düzenlemenin yalnızca 15 Temmuz 2016 darbe girişimini kapsadığı ve bu darbe girişimiyle sınırlı olduğu belirtilmiş olmasına rağmen bir kaşık suda fırtına koparıldı.

Düzenlemedeki 15 Temmuz 2016 darbe girişimi ifadesi göz ardı edilerek 696 Sayılı KHK’nin 121. Maddesi ile ilgili yapılan her yorum ya eksik ya yanlış ya da art niyetlidir. Milli birlik ve beraberliğe her zamankinden fazla ihtiyaç duyulan bugünlerde iç savaş çığırtkanlığı yaparak öküz altında buzağı aramak ülkeye ihanet olmaz mı?

Eyvallah!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
dilaver girgin 2017-12-30 13:03:28

MAKSADI ANLATMAK,MERAMI ANLATMAK BU KADAR ZORMUYDU...TÜRKÇENİN SÖZCÜKLERİ YETERLİ GELMEDİ Mİ DE BU TATIŞMALAR ÇIKTI...
AMAÇ 15-16 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİNE KARŞI DURANLARI KORUMAK İSE TÜRKÇE BUNA YETERLİDİR...YETERSİZ HALE GETİRENLERDE ART NİYET ARARIM....BUNLARI SAVUNANLARI DA ART NİYETLİ SAYARIM....