Bu hafta Demokrat Gazeteciler Derneğinin düzenlediği Köprübaşına bir gezi yaptık. 2 yıl önce yine aynı geziyi yapmış ve Köprübaşında olanları hayretle izlemiş ve tarımda yapılan gelişmeleri yerinde görmüş ve başlatılan modern tarım hamlelerini yerinde izlemiş hem çok şaşırmış ve takdir etmiştik. Bakalım bu gün neler göreceğimizin merakı ile başladık gezimize. Köprübaşına geldiğimizde Belediye Başkanı Zafer Mergen bizi 12.00 yıllık ayak izlerinin bulunduğu Karakum diye anılan mevkide bekliyordu. Bu ayak izleri volkan püskürtmeleri neticesinde oluşan law ile korunmuş ve günümüze kadar gelmiş dünyada nadir bulunan kalıntılar. Bu konu hakkında bize bilgi veren Sindel mahalle muhtarı Bekir Üçtaş bu konu hakkında bilgi verdi. Burası toprakla kapatılmış. Fakat burasının korunması gerek diye düşünüyorum. En azından korunma altına alınmalı. Eski eserlerimizi korumak bakımından pek de gönüllü ve becerikli değiliz. Oradan ayrıldık ve belediye başkanı Zafer Mergen başlatılan bu tarım hamlesinin geçmişini anlatmaya devam ediyor." 2000 yılına kadar bu topraklarda tütünden başka bir şey bilmezdik. 10 ila 20 dönüm gibi topraklarda tütün yapıp geçinmeye çalışırdık. Girişimcilik ruhumuz yoktu. Önümüze düşen bizim ufkumuzu açacak kimselerde yoktu. Klasik yöntemlerde ancak günlük hayatımızı idame etmeye çalışırdık. Zamanın politikacıları, tütün politikaları ile tütüne kota getirince farklı bir ürüne yönelme gibi durum ortaya çıktı. Bu da çilek olarak ortaya çıktı." Burada benim bir notum var. Tütüne kota konulup ekim alanları sınırlandırılınca dönemin valisi Muzaffer Ecemiş bu konuya el koydu ve alternatif ürün ne olabilir diye araştırılmaya başlandı. O güne kadar pek de tanınmamış olan çilek'in bu topraklar için umut olabileceği düşünülmüş ve bu konuda denemeler yapılmış ve verim alınınca da ekim kararlaştırılmış ve bununda pilot bölgesi Köprübaşı oldu. İlk günlerde çok az bir ekimle başlayan bu hikeye bu güm 25 milyonluk bir üretim noktasına geldi. Ve dönümünden bu gün 4 ton çilek üretimi gerçekleştirilmekte. Bu yıl beklenilen rakam 30 milyon civarında. Bu çilek olayı bölgeye bir canlılık da getirmiş ve istihdam bakımından da çok önemli bir yer tutmakta. Zafer Mergen devamla " Çilekte patent için başvurduk. Bu bize daha geniş bir üretim için elimizin daha da güçlenmesi bakımından olumlu olacaktır. Her gün çilek üretimi olarak 240 ton çilek kamyonlara sarılmakta ve yaklaşık 700 bin TL para ilçemize girmektedir. Tabii sadece çilek ile değil Ceviz, badem, salatalık ve gül gibi ürünlerde de epey yol aldık. Seracılık bu günün ziraatta gelinen son nokta. Seracılık ile alınan ürün hem yaz ve kışında ürün alınmasında başlıca etken. Bu da ilçede hayli gelişmiş vaziyette. Salatalık da üretmekteyiz hatta bunun hikayesi de şöyle. Tütüne kota konunca bu işle iştigal eden aileler ki bunlar 30 ailedir ilçeden göç etmişlerdi. Salatalık üretimi ile bu aileler 11 yıl sonra geri geldi. Bunlar orada (Antalya)salatalık yetiştirmekte uzmanlaştılar ve sonunda bu topraklara geri döndüler. 70 dönümlük bir alanda salatalık üretmekte ve bunu karşılığında 5 milyona yakın para kazanmaktayız. Diğer bir ürünümüz de zeytin. Fakat burada bodur zeytin denilen agaçlardan üretim yapmaktayız.Bu ağaçtan daha hızlı üretim almaktayız. Fakat biz burada üretilen zeytinler soğuk sıkımla yağ üretiliyor. Bu bodur ağaçlardan erken üretim almak mümkün. bu ağaçlar 3 yıl gibi bir süerede üretime hazır hale gelmede. diğer ağaçlardan ise 5 yıl da üretim yapılabiliyor..." Bu üretimi yapan tesis sahibi Hikmet Adaş bu konuda şunları söylemekte. Bu ürünün sertifikası bizde patentide bizim. Çeşitli ödüllerimiz var. Bu ağaçlar diğer ağaçlara nazaran daha verimli. dönümünde 180 agaç yapabiliyoruz. ürün toplamada makinesi var ve bununla toplanıyor. Buradan soğuk sıkımla elde edilen yağın yarım litresi 10 dolara satılmakta. tabii bu fiyat iç piyasa için çok yüksek. Burada üretilen yağlar direkt Amerikaya gitmekte...10 kılo zeytinden 2 kg yağ almaktayız.. Soğuk sıkımın özelliği pelifenol denilen madde sıcak sıkımda kayboluyor ve yağ değersiz hale gelmede.." Burada 300 dönüm arazi içinde 200 bin Gemlik ve  Ayvalık cins ağaç var ve bunun 100 bin ağacı verimlilik çağında...ve organik sertifikasına sahib tek işletme..Burada soğuk sıkım denen bir ameliye uygulanmakta ve dalından kesilen zeytin 4 saat içinde yağa dönüşmekte ve üreim ABD' ye ihraç edilmekte...Yağın asit oranı 0.22....Zeytin ezmesi çalışması son aşamada  bunu da en kısa zamanda şayet iç piyasaya verirlerse sofralarımızda görebileceğiz..Burada atlanmaması gereken bir şey daha var geçen gelişimizde 40 olan ihtiiyaç sahibi evler şimdiler de 60 a çıkmış ...Kimsesi olmayan ve muhtaç kişilere belediye 49 yıllığına konut vermekte ki bunu her belediye yapması gerekli...

Bundan sonra belediye'ye geçildi ve Başkan Zafer Mergen basın mensuplarına bir kahvaltı verdi....Bundan sonra gezi yine devam etti...Başkan dur durak bilmiyor. Onun kafasında tek şey var Köprübaşı için daha çok neler yapabilirim? Hem ekili ve kalıcı hem de hızlı...çünkü artık diyor "kaybedecek vakit yok...Bıktım bu devletin yavaş işlemesinden ve bürokrasinin hantallığından " ve devam ediyor " eğer bürokrasiyi bekleseydik olduğumuz yerde döner dururduk"...halbuki  o ne diyor? "HIZLI VE ETKİLİ" olmanın gayreti içinde olmak işte tüm düşüncem ve sermayem bu"...Şimdilerde ilçesine yeni bir yüksek okul kazandırmanın mutluluğunu yaşıyor... Söylediğine göre okul 1.900.000 tl'ye çıkmış..ama burasınını belediye çalışanları ile ve malzemesi de belediyeden olmak üzere yaptık... Bürokrasi ise  4 milyona yakın maliyet çıkarmiş...Bu yüksek okulun bir diğer özelliği de kendi elektriğini kendi üretecek...Üretilecek elektriğin tamamı  güneş enerjisi ile karşılanacak olan bu sistem kendini 25 yılda amorti edecek...Fiansörü de Zafer kalkınma ajansı...

Diğer bir unsur olan gül ekim alanı... Gerçekten çok büyük bir sera içine yerleştirilen bu gül yetiştirme yeri... herhalde eşi benzeri yok..16 dönüm olan bu seranın çok önemli bir özelliği de topraksız gül yetiştirmesi...Güller önce köklendiriliyor ve daha sonra büyütülüyor . Bu güller  27 günde kesilecek hale gelmerde...Üretim hacmı yıllık 3 milyon gül...

Şimdi sıra salatalık ekimine geldi ve Kıdırcık köyüne gitmekteyiz...Orada bizimuhtar ve salatalık ekicileri karşıladı..Kıdırcık köyü 50 hane taşımalı eğitimle eğitim devam etmekte...salatalık seralarını gezdirdiler ...muhtar Mehmet Kara  "40 dönüm yerimiz var ve buradan yılda 800 ton salatalık almaktayız " dedi ve devamla  "...Hasat 2,5 ay devam etmede ve bundan sonra da ikinci bir hasat alacağız ve bununla beraber yıllık üretimimizi 1600 tona çıkarmış olacağız... 1.500.000 tl gibi gibi bir girdi beklemekteyiz.." dedi.

Mermer ocağınıda ziyaret ettik... Başkan Mergen buranında ilginç hikayesini şöyle anlattı ..." Burasına ruhsat verdik hem Köprübaşına bir gelir girsin ve hem de istihdam sağlansın diye ..İşletme açıldı ve üretim devanm ederken karayolları temsicisi buradan hasbelkader geçerken tesisi görüyor ve tesis idaresine diyorki " bu ruhsatı size kim verdi onlarda belediye verdi diyorlar...o da sen bu tesisi buraya açamazsın bunu açabilmen için ana yoldan 60 km içerde olman gerekir diyor...Başkan Mergen ilaveten " hem köprübaşına gelir getirecek hem de istihdan sağlayan bir tesisi bürokrasi takıntısı yüzünden kaybetmek istemedim ve devam ettiriyorum.."

Son  olarak da Ege yüzme havuzundaki tesislerde başkan Mergen bizlere bir akşam yemği verdi...Yemekte gazetecilere bir teşekkür sertifikasıda veren Başkan Mergen son olarak parkta bizi ağırladı....ve veda etti.

Şimdi buradan çıkarılan sonuç bence şu...insan var ki kendi nefsini düşünür ve kendine dönük çalışır... ve insan vardır ki başkalarının ya da toplumun refahı adına çalışır ve bu uğurda kendini ortaya koyar ve çalışır çalışır çalışır... bir şeyler vermek adına, topluma bir şeyler kazandırmak adına ve bulunduğu çevreyi mamur ve müreffeh kılmak adına ...Halkı adına insanlık adına...ve o insanın idealleri vardır toplum adına, onları başarmak adına, bazen düzen kurallarını da hiçe sayar kendi kurallarını da ...Bu tür insanlar nadir gelir toplumlara ....ama geldimi de düzeni değiştirir, yüzyıllık alışkanlıkları ortadan kaldırır insan yararına...yeni alışkanlıklar ve yeni üretim tarzları getirir  ve çevresini mutlu ve müreffeh kılar...Bunlar ortak aklı kullanmayı sever ama demode kurallar karşısında devrim gibi değişiklikleri de yapmaktan asla çekinmez...birilerini karşısına alsa da....önemli olan toplum çıkarı kişilerin değil...Yüzyıllardır boş durup ekilmeyi bekleyen topraklar şimdikerde üretici ile buluşmakta ve verimli olmaya hazırlanmaktadır.....kim adına ?insan adına.... İnsandır her şeyi yapan ...insandır eken üreten ve verimli kılan...ama bilimle buluşmak kaydıyla...İşte Zafer Mergen de bunu yapmak adına yola düşmüş ve inanmış halkına anlatmiş onları ikna etmiş ve bir olmuşlar , beraber olmuşlar ve inancı da ekleyip hedefe yürümüşler...Zaten zafer zafere inananların değilmidir...Buna üçüncü bir Zafer başkan da eklenmiş araziler münbit olmuş alınteri değer (para) olarak geri dönmekte şimdilerde ...Daha ekilecek 300 bin dönüm bakir toprak var... Bu topraklar da onları ekecek insanları beklemekte....

Evet HIZLI ve ETKİLİ    Bu gün artık bu düşüncenin sahipleri toplum adına bir şeyler yapabilmekte hedef için önündeki engellere bakmadan yürümektedirler...Onlar dinamik bir Türkiye'nin mimarları olacaklar....Onlar bu bahtı kara milletin devası olacaklar...onlar bu milleti hedefe taşıyanlar olacak...Bu adamların sayıları çoğaltılmalı....

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.