“ Hacı Ali Efendi dedemin Osmanlı Konağında kurduğu bir düzen varmış o bizim evde de devam etti. Dedem Fatih Camiinde namazını kılar, eve gelir tokmakla kapıyı vurur  Hacı kalfa açarmış. Bir gün dönüşünde tokmakla kapıyı çalıyor, kapı açılınca bir kara elin  telaşla salladığını görüp,  dedem  meraklanıyor ve “ne oldu Hacı kalfa?” diyor. Hacı Kalfa, “Kızımız oldu, kızımız oldu efendim.” diye bağırıyor. Hacı Ali Efendi “  Allah  Allah bu ne hikmettir, -çok af edersiniz- Münire  hamile miydi?” diyor. Edebe bakım evlatlarım,  annem ki rahatsız olur, vücudu şişerdi. Fakat   kendisini nasıl saklamış.” Bir gün  yoğurt almasını söyleyince kızı O’na evde yoğurt olduğu cevabını verince Kızım, evde yoğurt olduğunu ben de biliyorum şu fakir yoğurt satamazsa evine ekmek götüremez,  yoğurt almamız lazım.” diyecek kadar merhametlidir.   

       Cemal  Hoca’nın  kızı Hikmet ÖĞÜT Hanımefendi, kardeşinin vefat etmesi üzerine kalp krizi geçiren babasının, hasta olduğu sıralarda, büyük eseri olan “Eyyub Sultan”ı nasıl yazdığını şöyle anlatmıştır: “ Babacığımı  melâmi tarikatından Kudret KURUTLUOĞLU isimli bitişik komşumuz bir doktor tedaviye aldı.” Aman evladım baban şu anda kritik durumda şöyle yap, böyle yapma” diyor. Ben de kendisini kontrol ediyorum. Mısır ulemasından- alimlerinden bir zatın kitabını tercüme ediyor. Bir gün yukarıdan tak tak sesler geldi. Yukarı çıktım babam hala masaya vuruyor, koştum bitişikteki doktor amcayı çağırdım, abdest alıyormuş hemen geldi. Şöyle kapıdan bir baktı geri çekildi, ben heyecanla, doktor amca nabız dinleyecek, tansiyonu kontrol edecek diye bekliyorum. Doktor amca  “Bir hal üzeredir rahatsız etmeyelim” dedi. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum, babacığım “Hikmet kızım misafiri geçirdin mi?” diye içeriden seslendi. Ben de gelenin kim olduğunu bilmiyorum ama geçirdim dedim. “ Elini öptün mü?” diye sordu. “Öptüm babacığım” dedim. “Ben onu yapamadım” deyince “Ama kim olduğunu bilmiyorum” dedim. “Ben de bilmiyordum evladım çat diye kapıyı açtı uzunca boylu nur yüzlü beyaz sakallı bir zat; “Bırak Ali’yi beni yaz, beni yaz” dedi. Ben de “ Baş üstüne fakat zati aliniz- şahsınız kimsiniz?” dedim “ Halid  Eba Eyyüb” dedi ve çekti kapıyı gitti dedi.  Babacığım Eyyüb  Sultan isimli eserini bunun üzerine kaleme almıştır.  

       Babacığım kitabı hazırladı, bastıracak para yok. Çünkü hocalar çok az maaş alıyordu. Babamda para olmadığı için vaazlarından faydalanan hanımlar aralarında para toplayıp kitabı bastırıyorlar, kitapta bu çalışmayı yapan hanımların isimleri vardır.  Hikmet  Annenin  şahit olduğu bir diğer hadise de şu olmuştur: “ Hacı Sadık ERZİ Bey vardı. O evimize geldiği zaman girişteki çeşmeden hemen abdest alır, babamın yanına abdestsiz çıkmazdı. Bir gün evimize geldi, abdest alırken onun taşlıkta olduğunu babam sofradan görmüş. Hacı Sadık amca merdivenlerden telaşla çıkıyor, babam da sahanlıkta kendisini karşılıyor “Buyurun birader akşam Al-i İmran’dan bir okudun bir okudun” dedi. Sadık amca da “ Sen de bir tefsirini yaptın bir tefsirini yaptın” dedi. Birbirlerini rüyada görüyorlar, birisi Al-i İmran’ı okuyor, öteki tefsirini yapıyor, ikisi de birbirlerinin rüyalarından haberdarlar. Bu nedir kardeşlerim, bizim bilmediğimiz bir dünya.  Biz o dünyayı bilemiyoruz ama hatıralarıyla yaşıyorum, bugünkü gürültü patırtılar ilgimi çekmiyor.”

       “Babacığım Perşembe geceleri bizi toplar.  Kur’an-ı Kerim okur, diğer muayyen geceler hikayeler, menkıbeler okur, anlatırdı. Evde okuma saatleri düzenlerdi. Bizi hem zevklendirir, hem de bilgilendirirdi.” Hikmet Anne anlatmaya devam ediyor: “ Babam küçükken ben  Fındıkzade’deki Esat Efendinin dergahına götürürdü, “Koş elini de öp dizini de öp” derdi. Elini ve dizini öptüğümü ve başımı okşadığını hatırlıyorum. Menemen hadisesi olduğu zaman babam 15 gün beni de tevkif ederler mi diye bekledi. Şimdi o günler geçti ama hakikatleri şimdinin çocukları neden bilmesi efendim.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.