1877-1878 Osmanlı –Rus Savaşından sonra imzalanan Ayastefanos ve Berlin Anlaşmalarında ilk defa Ermeni sorunu uluslararası siyasetin gündemine girmişti. Bu anlaşmalarla, Ermenilere özerklik hatta bağımsızlık yolu açılmıştı. Sultan 2. Abdülhamit Han hem Ermeni isteklerine set çekmek ve hem de Rusya tehlikesine karşılık bir hat oluşturmak ister. O dönemde 4. Ordu Merkez karargahının Erzincan’da bulunması dolayısıyla Ermeni örgütlerinin uzak vilayetlerde çıkardıkları olaylara müdahale etme imkanı yoktu. 4. Ordu Komutanı Müşir Zeki Paşa’nın teklifi ile bölgede bulunan aşiret mensuplarından oluşan özel alaylar kurulmasına karar verilir. Hamidiye Alaylarının avantajları şunlardır: 1- Aşiretleri devlete bağlamak, bir disiplin altına almak, Ermeni terörüne anında karşılık vermek 2- İngiltere, Rusya ve İran’ın bölgedeki aşiretleri kullanarak isyan hazırlığını önlemek 3- Doğu Anadolu’da devletin varlığını halka hissettirmek 4- Rusya’ya karşı bir savunma hattı oluşturmak.

       Ermeni örgütleri, Avrupalı devletlerin teşviki ile isyanlara başlamışlardı, ilk ayaklanma 1890 yılında Erzurum’da ikinci ayaklanma ise aynı yılda İstanbul’da Kumkapı semtinde başlamıştı. Padişah, 1891 yılında Hamidiye Alaylarının kuruluşunu onayladı, bu kuvvetler merkezi otoriteye bağlık, meşru bir askeri kuvvet olarak niteliğe kavuşturuldu. 4. Orduya bağlı olan bu alayların iki görevi vardı,  Ermeni isyanlarını bastırmak ve Rusya saldırıya geçerse savaşmak. Hamidiye Alayları, 57 adet idi ve bu alaylar 22 tugaya bağlı idiler. 1891 yılından itibaren hızla çoğalan bu alaylar, iki hat üzerinde kuruldu. Birinci hat Erzurum Kafkas bölgesinde, ikinci hat ise Mardin- Urfa’nın kuzeyinde bulunuyordu. Hamidiye Hafif Süvari Alayları, bölgede meydana gelen Ermeni isyanlarının bastırılmasında çok etkili olmuştur. Ermeni dostu ve teşvikçi ülkeler, Ermeni isyancılara sert davrandıkları için bu alaylara karşı çıkmışlardır ancak bu alayların sert davranışlarıyla Ermeni komitacıların gözleri korkmuş, isyanların yayılmasını engellemiştir.

       Hamidiye Alaylarına komutan olarak yine o bölgeden olan gençler düşünülmüş, Aşiret Mekteplerinde beş yıllık eğitim gören yetenekli bölge gençleri Miralay (Albay) rütbesi ile komutan olarak tayin edilmişlerdir. Böylece hem yerli halkın içinden biri onlara komuta edecek hem de bu komutan devleti temsil edecektir. Bu komutanlara ayrıca bir de yardımcı Zabit ( Subay) verilmiştir.  Abdülhamit Han, Hamidiye Alaylarına sadece askerlik açısından bakmamış, siyasi ve dini yönleri de ön plana almıştır. Bu alaylar,  sadece İstanbul ve Doğu Anadolu Bölgesinde değil aynı zamanda Trablusgarp’ta da 5 adet teşkil edilmiştir, bunun sebebi ise hem o bölgeleri yerel güçlerle savunmak  hem de merkeze bağlı bir zümre meydana getirmek ve dağılmayı önlemektir.  Hamidiye Alaylarının kuruluş amaçları şu şekilde özetlenebilir: 1- Kolluk kuvvetlerini teşkil etmek, 2- Rus istilasına karşı koymak, 3- Aşiretlerin, yabancı devletler tarafından kullanılmasına mani olmak, 4- konar göçerleri iskan etmek. 5- Yerleşik ve medeni hayata geçirme ve eğitimlerini temin etmek. 6- Aşiret kavgalarına son vermek 7- Asayiş temin edilince Doğu Anadolu bölgesinin kalkınmasına girişmek.   

       1910 Hamidiye Alaylarının yönetmeliği ve ismi değiştirildi, “ Aşiret Hafif Süvari Alayı” ismini aldı, bu alaylar Birinci Dünya Savaşında Doğu Cephesinde Ruslarla çarpışmalarda etkin görevler aldılar, önemli bir bölümü Milli Mücadeleye katılmışlardır. Bu alaylar, Cumhuriyetin ilanından sonra ortadan kaldırılmış ve askeri faaliyetlerine son verilmiştir. 

KAYNAK:  HAKAN AKPINAR “SON SULTAN SULTAN 2. ABDÜHAMİT VE BİR DEVRİN HİKAYESİ “

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.