Karamsarlık ve sisin kol gezdiği şehrin sokaklarında insanlar birbirlerine sırtını dönüp yüzlerini ekşiterek yürüyor!

Sis ve hava kirliliğinin had safhaya ulaştığı şehrin orta yerinde bacalardan çıkan her cellat zehir cümlelerin kalbe değmesi gibi yürekleri paramparça ediyor.

Şehrin uyanık caddelerinde esen gönül rüzgarları çalacak bir kapı bulamadan makus talihine küsüp kırık kalplere geri dönüyor.

 Şehrin caddelerinden tenha semtlerine doğru zihinlerde olması istenmeyecek düşünceler, ağza alınmayacak cümleler sökün ediyor. Kara mizaha sığmayacak denli canlı yayınlanan konuşmalar, inlemeler, ahlayıp vahlamalar ülkemin tarihinden göz yaşlarına karışıp Peygamberin gönlündeki Necip milletin yerini zedeliyor!

Ülkem insanı yıllar var ki güneşli günlere özlem duyarak yarınlara duyduğu özlemi biriktirmeye devam ediyor! 

 Umutlu yarınlar için duyulan özlemler her karamsarlıkta gönüllerdeki yerini umutsuzluğa, kırgınlığa ve onulmaz yaralara bırakacak! 

Son gülenle yitip giden günlerde dil suskunsa, gönüllerden kan damlatılarak satırlara dökülen cümleler hiçbir derde derman olmuyorsa bilinsin ki ülkem suskundur! 

Susma mevsimi bir anlamda gül yetiştirme mevsimidir. Susmak yeni bir yola çıkmaya niyet etmenin en erdemli adımlarını saklar içinde.

 Ülkemin güzel insanlarına yakışmayan çirkinliklerin bir anda arz-ı endam etmeye başlaması gül yetiştiren adamı da küstürmüş olmalı ki yeni bir gül fidesini aşılamak için baharın gelmesini bekliyor!

“Bahar ayı gül yetiştirmek için en uygun zamandır” derdi dedem. 

/Gül yetiştirmenin insan yetiştirmekle eşdeğer olduğunu nice zaman sonra anladım! Dedem beni affeder mi bilemem ama gecikmiş anlamalarım bile bir kazanç sayılabilir! / 

 Gül yetiştirme mevsimin gelip çattığını anlayıp ta anlamamazlıktan gelenlere ne söylemeli? 

/Gül yetiştirmek hayata küsmek değil, bilakis hayatın bam teline dokunmaktır anlayana! /  

Kulaklara fısıldanacak ilahi mesajların liberal midelerde, geniş karınlı, ensesi kalınların havyarlı sofralarında barınmayacağının resmidir bu!

Kim ne derse desin yüz elli yıldır tartışması yapılan konular hala tartışmaya devam ediyorsak, ortaya koyduğumuz evrensel düşünce birikimlerimiz kuruma noktasındaysa taraftar toplamanın, çoğunluk kaygısıyla hareket etmenin hiçbir anlamı yoktur. 

Çok fazla taraftar toplamış olmak gönüllerin sahibi olmak değilse yakında sancısı çıkacaktır. 

Emevi ve Abbasilerin iktidar hırsıyla irfandan, hikmetten ayrılmalarıdır ki insanların gönlünde taht kurmalarına engel olmuştur. İktidar sahibi olmak bir düşüncenin inşasıysa, gönüllere girip medeniyete omuz vermekse; bu düşüncenin duru, saf ve katışıksız olması beklenir. Bulanık sularda hangi amaca matuf olduğu bilinemeyen inanç ve ideolojiler halkın gözünde bir dönem meşruiyet kazanmış gibi görünse de adlı ilahide gerçekten böyle midir düşünmek gerekir?

Kültürel dinamiklerini batının dinamikleriyle özdeşleştiren düşünce kalıpları her ne kadar milli kültürle boyanmış gibi görünseler de bu boyaların zaman içinde dökülüp asıl rengini alacağı özlenen günler görülecektir. 

/Gül yetiştiren adam sisli bir gecede karanlığın ortasından sokakları arşınlarken insanlık, adalet ve medeniyet ışığının şehri çepeçevre kuşatmış olduğuna bir anlam veremedi. İyisi mi gül yetiştirmeye dedesinin öğrettiği şekliyle yeniden devam etmekti. O da öyle yaptı

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.