Editör
Editör
24 Nisan 2018 Salı 20:35
Kışlada zehirlenme davası

Manisa 1. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı Albay Arif Seyhun Kışlası'ndaki Hüsnü Özel isimli bir askerin hayatını kaybetmesi ve çok sayıda askerin zehirlendiği olayla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında aralarında şirket sahibi, askeri personeller ile şirket çalışanlarının da bulunduğu 35 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşması Manisa Adliyesi 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya, tutuksuz yargılanan bazı sanıklar ile avukatları katılırken, mağdur ve yakınları katılmadı.

Duruşmaya, iddianamenin kabul kararı ile tanıkların ifadeleri ve sanıklarla ilgili değerlendirme bölümünün okunmasıyla başlandı.

Bazı sanık avukatlarının, müvekkillerin "suç taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak, görevi ihmal" suçundan değil sadece "Görevi ihmal suçundan yargılanması için dosyaların ayrılması talebi heyet tarafından reddedildi.

Ardından sanıkların savunması ile devam eden duruşmada sanık Mutfak Kontrol Teşkilatı Komisyon Başkanı A.A., savunmasında üzerine atılı suçları kabul etmediği belirterek, askerlerin etkilendiği öne sürülen hindi etinin hangi şartlarda muhafaza edildiğini görmediğini söyledi. Askerlerin etkilendiği illeri sürülen öğle yemeğinden kendisinin de yediğini ve fiziksel bir şey olmadığını ifade eden A.A., daha sonra besin zehirlenmesi olduğunu öğrenince o günkü yemek numunelerini sakladığını aktardı.

SÖZLEŞMEDEKİ MADDE ŞAŞIRTTI

Sanık kısım amiri Üsteğmen A.Ş. ise yemek şirketi ile ilgili daha önce ilgili makamları uyardığını belirterek, “Ben kışlaya mal saymanı olarak göreve geldim. Ancak hiçbir eğitim almadan kısım amiri olarak burada görevlendirildim. Yaşanan olay bizi derinden üzdü. Olayın ardından Milli Savunma Bakanlığı tarafından bize gıda şirketinin sözleşmesinin fesh edilmesi talebiyle ilgili bir yazı geldi. Ancak sözleşmede ‘Gıda zehirlenmesinin en az 5 kez olduğu takdirde sözleşmenin fesh edilebileceğine’ dair bir maddenin yer aldığını gördük. Bu konuyu ilgili makamlara ilettik. Daha sonra ilgili makam sözleşmenin fesh edilemeyeceğini ifade etti. Ardından birkaç gün sonra ilgili makamlarca gıda şirketinin sözleşmesi fesh edilirken, sözleşmede yer alan ‘Gıda zehirlenmesinin en az 5 kez olduğu takdirde sözleşmenin fesh edilebileceğine’ dair madde sözleşmeden çıkartıldı. Yaşanan zehirlenme vakasından sonra bu maddelerin sözleşmeden çıkarılması benim görüşümün ne kadar haklı olduğunun kanıtıdır. Zaten benim sözleşmeyi fesih etme ile alakalı bir yetkim yok’’ dedi. A.A, hakkındaki suçlamaları red ederek beraatini talep etti.

“KIŞLADAN SU İÇİNCE KARNIM AĞRIYORDU’’

Sanık Aşçı C. E. de, olay günü gece vardiyasının 24.00’ de başladığını ifade ederek, "O gün yemekte sunulan hindileri kasaphaneki klimanın önünde duruyordu. Soğuktu. Bir buçuk saat ön hazırlık yaptık, sonra hindileri tepsilere koyarak fırına verdik. Pişirdikten sonra hindileri, C.B ve H.Ş'ye sabah teslim ettik. Teslim ettiğim sırada bana 'Hindileri çok güzel pişirmişsin' dediler. O gün yemekten bende yedim, ancak o gün kışladan su içmedim. Çünkü kışladan su içince karnım ağrıyordu’’ diye konuştu.

“BAKTARİDEN KAYNAKLI GIDA ZEHİRLENMESİ OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM’’

Kışlada Rota Şirteti bünyesinde Gıda Mühendisi olarak görev yapan D.Y. duruşmada verdiği ifadesinde kendisinin olay günü bir terör olayı olabileceği şüphesiyle gözaltına alındığını ve 6 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldığını dile getirerek, “Ben olay günü hindi etinin buzunun çözülme aşamasında görev almadım. Sadece pişirilmesi zamanında görev aldım. Yaşanan olayın bakteriden kaynaklanan bir gıda zehirlenmesi olayı olduğunu sanmıyorum. Kışladaki sudan kaynaklı olay olduğunu düşünüyorum. Çünkü bahsi geçen bakterinin 150 derece sıcaklıkta yaşayabileceğini sanmıyorum’’ dedi.

GENEL MÜDÜR SUÇLAMALARI REDDETTİ

Duruşmaya sanık olarak katılan Rota Şirketi’nin Genel Müdürü A.T., şirketinin ve kendisinin üzerine atılan suçlamaların tamamını kabul etmediğini belirterek, “Olay zamanı ben Erzincay’dım. Telefonla olayı öğrendikten sonra yakından takip etmeye başladım. Şirket olarak her şeyi ihaledeki ve sözleşmedeki şartlara göre yaparız. Ne kendimin nede şirket çalışanlarının bir ihmali olduğunu düşünmüyorum. Sözleşmemizde 3 bin askere yemek verileceğimiz belirtiliyordu. Ancak biz kışlada 6 bin 200 askere yemek veriyorduk. Ayrıca EDOK tarafından yapılan bir denetlemede çalıştığımız mutfak Türkiye’deki en iyi hijyen kurallarını taşıyan mutfak olarak seçildi. Şirket olarak da gereken önlemler neyse aldık. Suçlamaları kabul etmiyorum’’ dedi.

ŞİRKET ÇALIŞANLARI AVUKATI, “İDDİANAMEYİ KABUL ETMİYORUZ’’

Rota Şirketi’nin çalışanlarını avukatı Fatih Mehmet Erduran ise, hazırlanan iddianamenin somut delilere dayalı olarak hazırlanmadığını, iddianamede yer alan raporlarından bir tanesinde Salmonella’ya rastlanmadığının, bir raporda ise bakteriye rastlanıldığını belirtildiğini, yaşanan olayın sudan kaynaklanabileceğini iddia etti. Avukat Erduran yaptığı konuşmada, “Özellikle kışlada kullanılan su şebeke suyu değil. Kışlanın suyu 4 kuyudan temin ediliyor. Çevre İl Müdürlüğü yetkililieri olaydan sonra yaptığı incelemede kuyularda klor olmadığını tespit etti. Ayrıca olaydan birkaç gün önce şiddetli yağmur yağmış ve kışlada kanalizasyon çalışması yapılmış. Bu konuda bir çok risk faktörü oluşabilir. Ayrıca o günkü askerlerin ifadelerini okuduğumuzda bir çok asker yemek yemediğini sadece su içtiğini söylüyor. Su içmeyip yemek yiyenler var. Onlarda kendilerinde hiçbir şey olmadığını beyan ediyorlar. Olaydan sonra o gün yenilen hindi eti ve spagettiden alınan örnekler Müfreze Komutanlığı’nın laboratuarlarında incelendi. Raporda Salmonella bakterisini rastlanılmadığı belirtiliyor. Ancak Sağlık Bakanlığı’nın laboratuarlarında bu bakteriye rastlanıldığı ifade ediliyor. 2 rapor arasında çelişki var. Hala yemeklerde Salmonella bakterisi olup olmadığı tereddüttü var. Ayrıca Salmonella bakterisi 72 derece sıcaklıkta ölen bir bakteri. O günkü hindi etleri 150 derece yapılmış. Ayrıca spagettide Salmonella bakterisinin olması mümkün bile değil. Yani ortada somut bir şey yok’’ diye konuştu.

Yaşana olayda hayatını kaybeden asker Hüsnü Özel ile ilgili de açıklamalarda bulunan Avukat Erduran, “O gün vefat eden askerimiz o geceki askerlerle birlikte hastaneye giden ilk grup arasında yer alıyor. Herkese uygulanan tedavi onada uygulanıyor. Sonra kışlasına geri dönüyor. 24 saat sonra neredeyse ölü vaziyette hastaneye tekrarg eri getiriliyor. İzmir Adli Tıp raporuna göre askerimizin akciğer bölgesinde oluşan ödemden kaynaklanan ödemden vefat ettiği belirtiliyor. Ancak İstanbul Adli Tıp Kurumu ise etken maddesi tespit edilemeyen gıda zehirlenmesinden kaynaklı olduğunu belirtiyor. Böyle bir şeyin olması mümkün değil. Yani gıda zehirlenmesinden kaynaklı somut bir şey yok ortada. Ayrıca edindiğimiz bilgiye göre vefat eden askerimizde hastane enfeksiyonu denen bir bakteriye rastlanıldığını öğrendik. Bu nedenle müvekkillerimizin üzerine atılan suçlamaları kabul etmiyoruz’’ dedi.

İfadelerin ve avukatların dinlenilmesini ardından mahkeme duruşmayı, gelmeyen sanıkların mahkemeye getirilmesi için 2 Ekim Salı günü saat 13.30’a erteledi.

SANIKLARIN 8 İLE 15 YILA KADAR HAPİSLERİ İSTENİYOR

Manisa Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianame, Manisa 1. Piyade Er Eğitim Tugay Komutanlığı Albay Arif Seyhun Kışlası'ndaki bir askerin hayatını kaybetmesi ve çok sayıda askerin gıda nedeniyle zehirlenmesine ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında aralarında şirket sahibi ve askeri personellerin de bulunduğu 35 kişi hakkında "suç taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak, görevi ihmal" suçundan 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.