İstiklal harbimizin her aşamasında silahlı veya silahsız mücadelenin her aşamasında Türk kadınlarının yer aldığını görmekteyiz. Arslanköy’lü, Gülekli Yörük kadınları, Kara Fatma, Adile Çavuş, Kamacı Fatma, Gülsüm Bacı, Şerife ve Necibe bacılar ve daha niceli İstiklal harbimizin kazanılmasında pay sahibi olmuşlardır. Aslanın erkeği de aslandır, dişisi de aslandır. Yüzlerce kahraman Türk kadınlarının pek çoğunun isimleri bile bilinmiyor, tipili ve soğuk havaya bakmadan kağnı ile mermi ve cephane taşıyan, siperlerdeki asker kardeşlerine su ve mermi taşıyan, yaralarını tedavi eden, günlerce bir dilim ekmek yemeden ve uyumadan cephelerde görev yapan bu mübarek kadınlarımızdan birini sizlere tanıtmak istiyorum.

       Senem Ayşe, 1879 yılında Adıyaman ilinin Sıvanlı kasabasında doğmuştur, babası Haveydi aşiretinden Yusuf Ağa, annesi ise Senem’dir. Ailesi Adıyaman’dan Maraş’a göç ederek Duraklı Mahallesine yerleşir ve Ayşe burada doğmuştur, kardeşi Hasan ise ünlü bir güreşçidir. Ayşe ise buluğ çağına erişince Mehmet Ramo ile evlendirilir. 

       Maraş, önce İngilizler tarafından işgal edilir sonra da İngilizler bölgeden ayrılarak işgal ettiği yerleri müttefikleri olan Fransızlara terk ederler. Maraşlılar, işgalci güçlerle ve işbirlikçileri Ermeni çeteleri ile silahlı mücadeleye girişirler. Duraklı Mahallesinde günlerce devam eden çatışmaların beşinci günü Ayşe’in kocası Mehmet Ramo şehitlik mertebesine erişir. Eşinin şehitlik haberini alan Ayşe, kocasının kanlar içindeki cesedinin başına oturarak hüzünlü gözlerle eşine bakar, ağlamaz. Ani bir hareketle eşinin kanlı gömleğini ve şalvarını alarak üzerine giyinir, kanlı tüfeğini ve fişekliğini kuşanır. Ellerini gökyüzüne açarak haykırır: “ Senin ve şehit arkadaşlarının intikamını almadan evime girmek bana haram olsun.”  

       Çatışmalar sona erince, Ayşe’nin mermisi bitmiş ve mermi istemek için bölge sorumlusu Kılıç Ali’nin karşısına çıkar ve savaşmak için mermi ister. Kılıç Ali;^” Yahu kadın, savaş erkeklerin işi sen git evinde otur.” deyince Ayşe Seher: “ Beyim, evde oturacak vakit değildir.” Kılıç Ali” Hem sen silah kullanmayı bilmezsin.” deyince Senem Ayşe,  silahını Kılıç Ali’ye doğrultarak, “ Beyim, son bir mermim kaldı, onu da sana sıkarım.”  diye cevap verince çaresiz kalan Kılıç Ali, askerlerine emir vererek Ayşe Senem’e istediği kadar mermi verdirir.  Mermileri teslim alan Senem Ayşe, çete dediğimiz milis arkadaşları ile silahlı çatışmalara katılır ve büyük yararlılık gösterir.  Fransız askerleri ve Ermeni çeteleri kaçarken onları kovalayan Milis kuvvetlerimizin en önünde Senem Ayşe de bulunmaktadır. 

       Maraş’ın kurtuluşundan sonra Senem Ayşe,  oğlu Ökkeş’i Şerife Hanımla evlendirir, koca karı ilaçları ile hastalarını iyileştirmeye çalışır, kırık- çıkık işleri ile uğraşır, kimseye muhtaç olmadan hayatını deva ettirir. Maraş’ın kurtuluş törenlerine katılır, bir gün bir komutan O’na kahramanlığının sırrını sorunca şu cevabı verir: “ Vatanın kurtuluşu, Allah’ın rızası ve Türk kadınının namusu için savaşmaktır.”  Erkek elbisesi giyip, erkek gibi yaşayan Senem Ayşe 8 Şubat 1954 günü maddi güçlükler içerisinde Duraklı Mahallesinde bulunan evinde Hakkın rahmetine kavuşmuştur.  

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.