Günlük gazetelere baktığımızda okunacak yazar sayısının her geçen gün azaldığını üzülerek görüyoruz. Eskiden gazete okuma tercihlerinin ilk sırasında köşe yazarları vardı. Eskiden dediysem üç beş yıl öncesine kadar böyleydi.

Gazeteler fikirlerin incelendiği, tartışıldığı köşe yazarlarının adıyla bilinirdi. Hangi köşe yazarının nerede yazdığı önemliydi. Her köşe yazarı her gazetede yazamaz, yazmazdı.  Gazeteler bir anlamda topluma örnek olan, mesajlarıyla okuyucu kitlesini peşinden sürükleyecek misyon sahibiydi.

Teknoloji ve görsel medyanın yazılı medyanın yerini almaya başlaması, gazete okuma kültürüne darbe vuran en önemli unsurlardandır. 

Son yıllarda gazetelerin toplum nezdinde önemi ve güvenirliği azalıyorsa bunda köşe yazarlarının da etkisinin olduğunu düşünüyorum. 

Bir gazetede yazmaya başlayan yazarın bir süre sonra başka gazetede yazıyor olması şaşırtıcı gelmeyebilir ilkin. Ancak aynı yazarın yeni köşesindeki yazılarında kısa bir süre önce söyledikleriyle taban tabana zıt şeyler söylemeye başlaması hayra alamet değildir. Yazar adına en azından okuyucunun gözünde güven kaybıdır. Söz konusu yazar patronuna göre fikir değiştirmekte ve kendisine olan itimadı üç kuruş para karşılığında satmaktadır!

Gazetelerde çoğu köşe yazarı magazin yazılarından daha seviyesiz yazılarla gündemde, gazete köşesinde kalmaya devam ediyor. Geçen gün üşenmedim okumaya çalıştım bazı gazetelerin çok popüler köşe yazarlarına. Anlattıkları şeylerin ipe sapa gelmez şeyler olması bir yana yazacak malzemeleri kalmamış olmalı ki özel hayatlarını bile kaleme almaya başlamışlar. 

Kiminle yiyip içtiği, kimlerle oturduğu, kimlerle hangi deniz kenarında ne yaptığı, hangi siyasilerle fotoğraf çektirdiği, aile fertleri… Yediği haltlar vs.

Gittiği, gezdiği yerlerin kültür, ekonomi, mimari hayat, sosyal dengesi… Örnek alınacak özellikleri… Bu tür konularda mutlaka yazılar yazmak gerekir. Ancak deniz kenarında içkisini yudumlarken adeta öksürdüğü yazacak denli seviye düştüyse o yazar ve gazeteden bir şey beklemek, okuyucunun gazeteye olan güveninden bahsetmek mümkün değildir.

Gazetelerin köşe yazarları arasında magazin yazacak köşe yazarları vardır ve olmalıdır. Magazin gazeteleri de olmalıdır. Ancak Türkiye’de nitelikli, herkese hitap edecek gazeteler var mıdır sorusu ciddi olarak sorulmaya başlanmalıdır. Hatta gazete tirajlarını göz önünde bulundurduğumuzda birkaç bin satış rakamlarıyla yayın yapan gazete sayısı çoktur. 

Nitelikli gazeteler aramızdan ayrılırken gerçekten haber ve düşünce amaçlı yayın yapan gazeteye her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır. Birçok yerel gazetenin ulusal gazetelerden daha nitelikli ve daha dolu olduğunu rahatlıkla söylemek gerekir.

Bana kalırsa Türkiye’de siyasi haber yapan, üçüncü sayfa cinayet haberlerini ön plana çıkaran, resmi yayın organı gibi işlev üstlenen gazetecilik dönemi sona ermek üzeredir. İnsanların teknolojinin zirve yaptığı bu dönemde haber, magazin ve siyasi partilerin yayın organı tarzında yayınlanan bayat bilgileri -eğer isterlerse- öğrenme, ulaşma imkânı fazlasıyla vardır. 

Türkiye batılı hayat ve düşünce tarzını benimseyip benimsememe, kendi hayat, düşünce ve değerleriyle yaşayıp yaşamama kararını vermenin kertesinde durmaktadır. Durduğumuz yer atacağımız ilk adımın aslında son adım olabilecek denli yok oluşa doğru sürüklenme ihtimalini güçlendirmektedir. Buna karşın ileriye atılacak güçlü ve kararlı bir adımla da geleciği inşa etme ve yeniden biz olma adına önemli bir dönüm noktasında olduğumuzu bilmek, görmek ve bu minvalde hareket etmek zamanındayız.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.