Türk milletinin sosyal yapısında kast sistemi yoktur, herkes toplum içinde birlikte yaşar, çalışması, yetenekleri ve başarıları doğrultusunda belli yerlere gelebilir.  Tarihimiz boyunca insanlarımız yetenekleri sayesinde en üst makamlara bile gelme imkanına sahip olabilmiştir. Selçuklu ve Osmanlı Devlet hayatında sıradan bir aile içinde dünyaya gelen birçok kişinin gayreti sayesinde üst görevlere getirildiği görülmektedir. Mahalle mekteplerinde, medreselerde ve Enderun’da yeteneği sayesinde yükselen kişilerin Bab-ı Ali’de makam sahibi oldukları bir gerçektir. Tanzimat’ın ilanından sonra da pek çok yetenek sahibi Avrupa başkentlerinde tahsil yapmışlar ve tahsil sonucunda İstanbul’a dönerek devleti yönetmişlerdir. Aynı uygulamaları Cumhuriyet döneminde de görmekteyiz. İslam inancına göre kimse başkalarından üstün değildir, üstünlük takvadadır.

       Ülkemizde aristokrat bir hükümet ve yönetim yoktur, zenginlerin çocuğu yönetici, yoksulun çocuğu yönetilir diye bir düşünce safsatadan başka bir şey değildir. Yıllarca bizleri yöneten en üst düzeydeki yöneticilerimizin, devlet adamlarımızın baba mesleklerini ve aile yapılarını inceledim, birçoğunun orta halli ailelere mensup olduklarını tespit ettim.  Şimdi bir sıralama yapalım,  isimlerini ve karşılarına baba mesleklerini yazalım: Mustafa Kemal ATATÜRK- Gümrük Memuru, İsmet İNÖNÜ- D.D.Y. Memuru, Celal BAYAR- Müftü, Cevdet SUNAY- İmam, Fahri KORUTÜRK- Hakim,  Ahmet Necdet SEZER- Öğretmen, Şükrü SARAÇOĞLU- Saraç,  Hasan SAKA- Hafız, Şemsettin GÜNALTAY- Öğretmen,  Adnan MENDERES- Avukat, Bülent ECEVİT- Doktor, Necmettin ERBAKAN- Hakim, Yıldırım AKBULUT- Memur, Süleyman DEMİREL- Çiftçi, Turgut ÖZAL- Memur, Bülent ARINÇ- Astsubay, Köksal TOPTAN- Memur, Mehmet Ali ŞAHİN- Fırıncı, Cemil ÇİÇEK- Çiftçi, İsmet YILMAZ- Çiftçi, İsmail KAHRAMAN- Memur, Ahmet DAVUTOĞLU-Kunduracı, Binali YILDIRIM- Çiftçi, Abdullah GÜL- Tornacı, Recep Tayyip ERDOĞAN- Gemi Kaptanı   

       Elli Beş yıl önce aynı lisede ve aynı sınıfta birlikte öğrenim yaptığım arkadaşlarımın çoğu yoksul aile çocukları idi, içlerinde çok başarılı akademisyen, bürokrat, Bakan, Milletvekili, ilim adamı, iş adamı olarak hayatını devam ettiren arkadaşlarımız bulunmaktadır. Bir arkadaşımız ortaokul ve lisede aynı pantolon ve ceketle altı yıl okumuştu, o kadar yoksul idi, o arkadaşımız profesör, Milletvekili ve Bakan oldu, davranış, yaşama şekli, aile hayatı ve arkadaşlarına karşı tutumunda hiçbir değişiklik olmadı. Öğrencilerime hep bu arkadaşımı örnek olarak gösterirdim. Rahmetli babam, mülkiyeti başkalarına ait olan kahvehanelerde gündelik ile ocakçı olarak çalışan yoksul bir işçi idi, hiçbir kimse veya zümre bizlere okumayın, bir yerlere gelemezsiniz demedi, sağ olsun Devlet Baba beni Öğretmen Okulunda okuttu, öğretmen olmamı sağladı, 38 yıl güzel vatanımın çeşitli yörelerinde öğretmenlik yaptım,  mesleğimin 32 yılı yöneticilikle geçti. Geldiğim yeri, dünümü ve geçmiş günlerimi unutmadım,  öğrencilerime hizmet etmeye çalıştım.  Devlet Baba maaşımı, Millet Ana da ekmeğimi verdi, şimdi de emekli maaşımı veriyorlar. Allah Devletimize ve milletimize zeval vermesin.   

       Her yıl geçmiş yıllarda yoksul genç, günümüzde ise varlıklı, makam, mal ve mülk sahibi olan kişiler olarak Adana veya Mersin’de bir araya gelerek 50-60 yıl öncesini anar, halimize şükrederiz.  Hepimiz, hayal edemeyeceğimiz imkanlara, makamlara ve unvanlara kavuştuk, bu fırsatları Allah herkese nasip etsin, iyinin düşmanı daha iyidir, gençler daha iyisini başarmak için mücadele etmelidir, imkansız kelimesi sadece ahmakların lugatında yazılı bir kelimedir.    

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.