Doğanın en büyük düşmanı insanoğludur, tarla açmak, toprak kazanmak, kereste ve odun sağlamak, rant elde etmek gibi nedenlerle içinde yaşadığımız dünyamızı ve doğamızı elimizle yok ediyoruz. Çocukluğumuzda şehir içindeki derelerde ve ırmaklarda yıkanır, balık tutardık, çevremizde kuş seslerini dinlerdik, şehrimizin dışındaki gelincik tarlalarında piknik yapardık. İç göçler ve plansız şehirleşme ile birlikte şehirlerimizi yaşanmaz hale getirdik. Göllerimizi, ırmaklarımızı kuruttuk, ormanlarımızı yaktık yok ettik, havamızı ve suyumuzu kirlettik.
Irmaklarımızı kuruttuk, üstlerini kapattık veya dere yataklarına apartmanlar diktik, gelincik tarlalarını gecekondu haline getirdik, kuşların, balıkların, bazı canlı türlerinin yaşam alanlarını yok ettik, kuş sesine hasret kaldık, doğamızı ranta kurban ettik.
İki yılda bir defa yayınlanan Yale Üniversitesi Dünya Çevre performansı Endeksinde (EPI) 10 puan üzerinden 0.1 puan alarak 60 ülke arasında 59. olduk. doğa ve yaban hayatı koruma Kategorisinde ise 100 puan üzerinden 22,5 puan alarak 180 ülke arasında 177. sıraya geriledik, son iki yılda 33 basamak geriledik. Afganistan, lesotho, Barbados gibi ülkelerin arasında yer aldık. EPI'nın değerlendirmelerine göre en iyi ülkeler Finlandiya, İzlanda, İsveç, Danimarka, Slovenya, İspanya, Estonya, Norveç ve Fransa ilk on ülke arasına girmektedir.
Yale Üniversitesi EPI'nin hazırladığı rapora göre, Türkiye'de koruma alanlarının imara açıldığı, Çevre Kanunlarının içinin boşaltıldığı, akarsuların HES'lerle yok edildiğini, Doğa Koruma verilerinin güvenilir olmadığını, rant- yolsuzluk ve çevre ilişkisinin çok fazla olduğunu yazmaktadır. (Devamı gelecektir)
