İhtişamlı bir geçmişi olan tarihimizde nice anlı şanlı hatıralar zihnimizde hemen öne geçer ve bize parıltılar içinde mazinin sıkıntı ve olumsuzlarını göstermez olur. Hayatta böyle değil midir? Birlikte olduğumuz beraber bir şeyler paylaştığımız kimselerin, çok büyük düşmanlıklarımız olanları istisna edersek, güzelliklerle yâd ederiz. Gün gelir onlar bu geçici dünyaya vedâ eder, yeni nesillerin hayatı devam ettirir.

     Hayat her dem bir yenilenmedir. Bazı aykırı örnekler mevcut olsa da her yenilenme kendi köklerinden ve prensiplerinden devam eder. Devletler için de bu durum geçerlidir.

     Osmanlı’ dünyaya hâkim olduğu devirlerden sonra başlayan geri gidişin farkına varmış ve çareler aramıştır. Bu arayış ve çareler Cumhuriyet’e giden yolun temelini oluşturmuştur.      Güçlü ve emperyalist devletler Türk Devleti’ni yıkmak ve topraklarını ele geçirmek istediklerinde, onlara karşı yürütülen Kurtuluş Savaşı’nda Türk Milletinin başında bulunan, iyi bir asker ve lider olan Mustafa Kemal önderliğinde çok büyük bir iş başarılıp, zafere ulaşıldı. O, 1919 yılında mücadeleye başlarken daha Cumhuriyet fikrini telaffuz etmiş, ileriyi görmüştü, çünkü dünyanın gidişi de bu yönde bulunmaktaydı. Cumhuriyet rejimi, yönetimin milletin elinde bulunması yani hâkimiyetinin millette olmasıdır. Zamanın ve dünyanın şartları öyle dereceye gelmiştir ki, belki de bu durumun önüne geçilmesi mümkün değildi.

      Ülkenin idare tarzı Cumhuriyet olduktan sonra bazı temel prensipler öncelikle varsayıldı. Bunlar: milletin varlığı ve haysiyetinin mevcudiyeti ancak bağımsızlık ve özgürlük olduğu, bekânın ancak bu şekilde mümkün olacağı belirtildi. Devamında diğer bir önemli ilke ise her daim yenilenme, yeniliklere açık olma ve değişim fikri esas alınıp, aklı ve bilimi önde tutulması esas alındı. 

     Atatürk’ün dediği gibi “ Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi meşru olma şartıyla her fikre hürmet ederiz. Her kanaat ve düşünce bizce saygıdeğer ve muhteremdir.” “Şuur- akıl daima ileriye ve yeniliğe götürür. Bu dönüşsüz bir huy-haslet olduğuna göre Türkiye Cumhuriyeti halkı ileriye ve yeniliğe uzun adımlarla yürümeye devam edecektir.”

     Attila İlhan’ın ifadesiyle de, Türkiye 1919 yılından itibaren aklı önde tutan geniş çaplı bir değişme, inkılâp ve demokrasiye geçiş dönemi içinde tâ ki bin dokuz kırklara kadar devam etti...

     Ülkenin ve rejimin hatalı, kendine yabancı uygulamaları da olabilir, ancak bunların düzeltilmesi, yapılandırılması da mümkündür. Cumhuriyet, ülkede ilerleme ve gelişme sağlamıştır,  belirli hâkim kadrolarını yaratsa da Ülkenin- Anadolu’nun her yerinde ışıklar yakmış, insanlara imkânlar sunmuş, başarılarına zemin hazırlamıştır.

     Her rejimin iyi ve kötü olması mümkündür. Önemli olan ülkenin adaletle yönetilip, insanlarının hür olması, refahının sağlanması ve kardeşlik zemininin yaratılmasıdır. Adı cumhuriyet olan nice zalim uygulamalarda bulunan rejimler-ülkeler bilinmektedir. 

     Türk milleti bazen elbisesini değiştirse de, kendine ait olan saf değerlere binlerce yıldır sahip çıktığı gibi, yine kendisi olarak, yaşamaya devam edecektir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.