Ortaya atılan iddialarından biri de Kurtuluş Savaşını da Vahdettin’in başlattığı yönelik iddialardır…Vahdettin’i aklamaya hatta kurtuluş savaşı kahramanı yapmaya yönelik bu iddialar ne kadar gerçeği yansıtıyor görelim…Bunun için Vahdettin’in kurtuluş savaşının başından sonuna kadar nasıl bir politika izlediğine bakmak lazım…Vahdettin padişah olduğu sırada 1.ci dünya savaşı devam etmekteydi…Vahdettin bu savaşın bir an önce bitmesini istemektedir…Padişah bunun için Osmanlı Devlet’inin 1.ci Dünya Savaşından çekilmesini sağlayacak Mondros Ateşkes Anlaşmasını Kayınbiraderi Damat Ferit’in imzalamasını istemiştir…Ancak Sadrazam Ahmet İzzet Paşa “Bu adam mecnundur ! Bu kadar önemli görev kendisine nasıl verilebilir? “ diye damat Ferit’in görevlendirilmesine karşı çıkmıştır…Buna rağmen padişah “Biz onu idare ederiz!” diyerek kararında ısrar etmiş ve Ahmet izzet paşa’nın Damat Ferit’le görüşmesini istemiştir…Bunun üzerine Ahmet İzzet Paşa, Damat Ferit’le Ayan meclisinde bir görüşme yapmıştır…Mütareke konusunda konusun da neler yapılabileceğini konuştular…Damat Ferit anlattıkça İzzet Paşa renkten renge girdi…Karşısında Bir megaloman vardı… Damat Ferit şöyle diyordu…” İngiliz Amiral Calthorpe ile görüşeceğim.Eğer devletin kesin ülke bütünlüğünü esas olan bir mütareke’ye yanaşmazlarsa derhal bir savaş gemisi isteyip Londra’ya gideceğim…İngiltere kralına ben senin kral olan babanın eski dostuyum ! Arzularımın kabulünü senden beklerim, diyerek barış tekliflerimizin kabulünü isteyeceğim…diyerek barış tekliflerimizi kabul ettireceğim…Yanıma katip olarak da Rum Patrikhanesi katibi kara Yeodori’yi alacağım…” Sadrazam İzzet paşa bu sözler karşısında donmuş kalmıştı…Devletin bu makamlarına gelmiş bir adamın nasıl olurdu da devletlerin yüce menfaatlerinde böyle dostlukların sökmeyeceğini bilmezdi…Üstelik İngiltere kralının babasıyla hiçbir dostluğu da yoktu…”Ahmet İzzet Paşa ve bir çok bakan görev Damat Ferit’e verilirse istifa edeceklerini söylediler…Ahmet İzzet Paşa , Mondros ateşkes anlaşmasını imzalayacak heyetin başkanlığına Bahriye nazırı Hüseyin Rauf Bey’i atamıştır..Vahdettin bu atama için bazı şartlar ileri sürmüştür…İşte bu noktada vahdettin tahtını, tacını ve politik geleceğini  “vatandan” üstün tuttuğunu da göstermiştir..Bunun için iki önemli kanıt şöyledir…

  • Vahdettin, Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren çok önemli bir antlaşmayı imzalayacak heyetin başkanlığına damat Ferit  gibi “aklı bir karış havada “ “ne yaptığını bilmeyen “  mecnun birini atamak istemiştir…Vahdettin bu önemli göreve atadığı kişinin niteliklerini değil kendisine bağlı olmasına önem vermiştir…Basiretsiz bir maceracı olan Damat Ferit Vahdettin’in ablası Mediha Sultan ile evlidir…Tahtını kaybetmekten korkan Vahdettin bu göreve akrabasını getirerek kendini garantiye almak istemiştir…Rauf Orbay anılarında “ Sultan Vahdettin galiplerin kendilerini de tahttan düşürecek bir karar vermelerinden kuşkulanıyordu…” Mustafa Kemal’e sorduğu ilk soru ‘Kumandan ve zabitlerinden kendisine bir zarar gelip gelmeyeceğini “ sordu…Bu kuşku ve kaygı içinde eniştesi Damat Ferit’e dört elle sarılır ama hükümet dayatınca, ısrarından vazgeçmek zorunda kaldı…Burada  Vahdettin’in tek tasası vardı..O da Mondros anlaşması sonucunda tahtını kaybetmek korkusu…Bundan dolayı Damat Ferit’e sarılmıştır…
  • Vahdettin, Sadrazam Ahmet izzet Paşa ve diğer bakanların “istifa ederiz” tehdidi üzerine Mondros heyetinin başına Rauf Orbay getirildi…Padişah Rauf Bey’i huzuruna çağırarak ona iki şart koşmuştur..a)Hilafetin,saltanatın ve Osmanlı hanedanlığı hukukunun tamamının korunması…b) Herhangi bir Osmanlı İline özerklik verilirse bunun siyasi değil idari olmasının öne sürülmesi… iki önkoşul tamamen padişahın kendini garantiye almasından başka bir şey değildir….Turgut Özakman da bu konu ile ilgili “  Yalnız kendini ve tahtını düşündüğünün ilk somut ve belgeli davranışı” olarak değerlendirilmiştir..Bu “önce vatan değil ben” tutumu sizce de neyi çağrıştırıyor…? Vahdettin Mondros Antlaşmasını şöyle değerlendirmesi dikkat çekici: “…Bu koşulların ağır olmasına rağmen kabul edelim…Öyle tahmin ederim ki, İngiltere’nin doğuda asırlarca sürmekte olan  dostluğu ve lütufkar siyaseti değişmeyecektir…Biz onların hoşgörüsünü daha sonra elde ederiz…” Bu anlaşma yürürlüğe konduktan sonra “İngilizlere yaranma politikasına “ başlaması dikkat çekicidir..Ve itilaf devletlerini ve özel de İngiltere’yi memnun etmek için önemli iki adım atmıştır…1..Meclis-i Mebusan-ı kapatmıştır…2…Damat Ferit Paşa’yı sadrazam yapmıştır…

Faydalanılan eser; Cumhuriyet Yalanları…Sinan meydan İnkilap yayınları..2017

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.