Bir seçim daha geride kaldı. Ne çok sevinçlerimiz, hayal kırıklıklarımız, üstünlüğün verdiği haz ile yenilginin acısı içimizde yer etti. Bazen güvenle ve azimle ümitlere bağlandık, bazen biraz kırılmış olarak yeni seçimlere odaklandık.

     Seçimler yüz senenin üzeri zamandır hayatımızın en önemli güdü ve değerlerini oluşturmakta ve azımsanmayacak bir yer işgal etmektedir. Bu yer ediş ve hareket tarzı ise maalesef aman vermez derecede sert ve hırçın seyretmektedir.Seçimlerle kaybedilen davranışlarımız ise hoşgörümüz, tanımadığımız veya tanıdığımız kişileri, dostlarımızı kırıp incitiyor olmamızdır. Hâlbuki hayatımıza yön verecek olan birlikte yaşama arzumuzu ve heyecanımızı arttıracak nice duygularımız var…

     Tarih bazı olaylara şahitlik etmekte; İttihat ve Terakki’den itibaren partileşerek, o sert siyasetin acılarını bağrımızda yaşadık. Orduya,  Harp meydanlarınadahi giren siyasetin nice yenilgilere yol açtığını, can ve toprak kayıpları yaşandığını gördük. II Meşrutiyet devrinde, hürriyet diyerek iktidara gelen İttihat ve Terakki Partisinin baskıcı tutumu sonucu, millet ayrışmış, taraflara bölünmüştü. Rakip olarak Hürriyet ve İtilaf Partisini kurulmuş, onların destekleyicisi Halaskarı Zabitanı(askeri birlik)oluşturmuş, tedhiş hareketlerine başvurmuştu. Bu devirde hem Harbiye Nazırı Nazım Paşa, hem de Sadrazam Mahmut Şevket Paşa siyasetin zulmüne uğramış ve suikasta kurban gitmişlerdi. Aynı şekilde Balkan savaşındaki ordudaki particilik ve ikilik yenilgini başlıca etkeni olmuştu.Sevindiricidir ki artık siyasette darbeler ve silahlar konuşulmamaktadır. Ancak siyasetin insanları ayrıştırması eskisi kadar yoğun olmasa da devam etmektedir.

     Seçim sonucunun hepimize faydalı ve hayırlı neticeler getirmesi esastır. Bu aşamada beklentiler ve vaatler ortaya çıkmaktadır.Şahsi menfaatleri için hareket eden kişileri ayrı tutarsak, Siyasilerin kapsayıcı ve olumlu davranışları birliği ve huzuru sağlamaya yarayacaktır.  Seçim sonucuna etki eden, en başta gelen etkenler ise insanların iman ve inanış üzerine olan değerleri,toplumsal kural ve milli menfaatleri, hayatının devamını oluşturan ekonomik ihtiyaçlar, insani hak ve hürriyetleridir. Ülkemizde görülmektedir ki, inanç ve milli değerler üzerine söylemlerinde inandırıcılığı olanlar daha başarılı olmaktadırlar. Ancak seçimler sonunda insanlar üzerindeki farklılaşma ve kırılganlık bir türlü sona ermemektedir.

     Seçim sonunda toplumun kayda değer bir kısmındaki beklentiler bitmemekte ve devam etmektedir. On dairelik bir apartmanda oturan aileler, siyasi düşüncelerini diğer komşularıyla paylaşamamakta ve oyunu ifşa edememektedir. İşte bu nokta, aslında çok şeyi anlatan bir neticedir.

     Yazılarımızda çokça yazıp çizeriz. Türk milletinin çok eski zamanlara dayanan bir yaşayış, inanç ve ülkü değerleri mevcuttur. Üzerinde dikkatle durulması gereken bir durum da aynı topraklarda yaşayan kavim, kabile ve soyların birlikteliği ve uyumudur. İçinde farklı unsurları barındırsa da, bu birlikteliğe biz Türk Milleti demekteyiz. Bu durum M.Ö 3. Yüzyıldan itibaren Orta Asya’da 4 asır hüküm süren Hun Türklerinde de böyleydi, 13. ve 16. Yüzyıllarda üç kıtada hüküm süren Osmanlı İmparatorluğunda da böyleydi. Yaklaşık iki yüz seneye yakın zamandır ise, Türk Milletinin değişim ve yeni kimlik arayışı mevcuttur. Bu arayışta, asli değer ve öz kimliğimizden uzaklaşmış bulunmaktayız. Bu seçim sonuçlarında ortaya çıktığı gibi bu ayrışmaların sebebi ise, asıl benliğimizden yabancılaşma ve uzaklaşmadır.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.