Her yıl Anneler Günü kutlanırken,   tarihin  altın sayfalarına isimlerini altın harflerle yazdıran o isimleri unutulmuş, mezarları kaybolmuş, Fatiha okuyacak kimsesi kalmamış o cennetlik  kahraman kadınları hatırlarım. Keçi büyüklüğündeki öküzlerle keçinin bile tırmanamayacağı yamaçlarda tarla süren kadınlarımızı, öküz bulamayınca öküz yerine çifte kendini koşan kadınlarımızı, çocuklarına ekmek götürebilmek için elindeki kürekle beline kadar denizin içinde sırtındaki sepete kum, çakıl dolduran Karadeniz’in o çilekeş kadınlarını, hayvan otlatan, süt sağan, tezek yapan, derede çamaşır yıkayan, hayatında doktor  ve  öğretmen  yüzü  görmeyen  Anadolu’nun mübarek kadınlarını, sırtında basma fistanından başka ikinci bir entarisi olmayan kadınlarımızı, anamı, yoksulluğuna rağmen eşine isyan etmeyen akrabalarımızı, kuru ekmek yerken bile  verdiği nimetler için Allah’a şükreden kadınlarımızı hatırlarım.

       Bugün sizlere şöhreti gibi bahtı da kara olan ayağının altı öpülecek kahraman bir Türk kadınından, Kara Fatma’dan bahsetmek istiyorum. Kim bu Kara Fatma? Asıl adı Fatma Seher olan Kara Fatma 1888 yılında Erzurum’da doğmuştur, ailesi ile birlikte İstanbul’a göç ederler, gençliğinin baharında Binbaşı Suat Derviş Bey ile evlenir ve bu evliliğinden Seyfettin isimli bir oğlu dünyaya gelir. Eşi Binbaşı Suat Derviş Bey, Balkan Savaşına katılarak gazi olarak evine geri döner, bu defa da Kafkasya Cephesine gönderilir, Sarıkamış cephesinde şehit düşer. Fatma Seher, eşinin şehit düşmesinden sonra memleketi Erzurum’a giderek 10 kişilik gönüllü müfrezesi oluşturarak işgalci Rus ordusuna ve işbirlikçi eli kanlı Ermeni çetelerine karşı silahlı mücadelenin içinde yer alır. Daha sonra İstanbul’a dönerek işgal kuvvetlerine karşı direnen  “ Deli Sülo” lakaplı kardeşinin çetesine katılır. 1919 yılında Anadolu’da Milli Direnişi başlatan Gazi Mustafa Kemal Paşa ile Sivas’ta buluşarak görev ister.  Mustafa Kemal Paşa tarafından “ Kara Fatma” unvanı verilerek Milis Müfreze Komutanı olarak Batı Cephesine gönderilir.

       Sırtında ceket, altında pantolon, ayağında çizme ve elinde kamçı ile Milli Mücadelenin cesur bir fedaisidir. Oğlu Seyfettin, evlatlığı Fatma, kardeşleri Mehmet ve Süleyman, arkadaşları Pire Mehmet ve Laz Tahsin, şehit eşleri Ayşe ve Zeynep’ten oluşan, zamanla sayısı yedi yüzü aşan milis gücü ile Ermeni ve Rum çeteleri ve Yunan ordusuna karşı amansız bir mücadeleye girişir. Kara Fatma, İzmit, Sakarya, Balıkesir, Eskişehir, Afyon, Kütahya ve İzmir’e kadar olan bölgede efsanevi bir kahraman haline gelir. Cafer Tayyar (EĞİLMEZ) Paşa’nın kuvvetlerine destek verir. 25 Yunan subayını teslim alır. Kurtuluş Savaşı sona erince üsteğmen rütbesi ile emekli edilir. Sırtında giyecek bir mantosu bile olmayan Kara Fatma Seher Hanım: “ Vatana hizmetin bedeli mi olur?” diyerek emekli maaşını o zamanki adı “ Hilal-i Ahmer” olan Kızılay’a bağışlar.

      Kasımpaşa’da tek odalı bir barakada komşularının yardımı ile yaşamaya başlar, elden ayaktan düşünce  Galata semtindeki  Rus Manastırına sığınır, hastalığı artınca Darülaceze Hastanesine yatırılır ve 2 Temmuz 1955 tarihinde vefat eder, mezarı bile kaybolmuştur. Şimdi bu yiğit Türk kadınına bakıp üzülmüyor  ve kadınlığınız ile övünebiliyorsanız buyurun “Kadınlar gününüz” kutlu olsun.  Kadınlar Gününü, 5 yıldızlı otellerin içki ve parfüm  kokan salonlarında, balolarda ve resepsiyonlarda,   viskinizi yudumlayarak kutlayabilirsiniz.  

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.