Bu yazımızda, Avrupa İktisadı ile Türk İktisadı tarihinden bazı karşılaştırmalar yapacağız.

     Avrupa’nın 1300’lu yıllardan îtibâren gerçekleştirdiği Ticâret Devrimi, onun dünya sıralamasında en başa çıkmasına yetmemiştir. Çünkü bu zamanlarda Türk devleti kendine has kurduğu düzen ile üç yüz küsur sene daha, Avrupa’nın öne çıkmasına izin vermez. 1300’den îtibâren 1700’lü yıllara kadar söz, güç ve medeniyet üstünlüğü Türk’lerdedir. Varlığı ve icrâatlarıyla, Türk devleti, dünyânın büyük devleti olmasını bilmiştir.  Hâlbuki, nüfus üstünlüğünü elinde bulunduran, sömürü düşüncesiyle her tarafa ulaşan, akla ve ilme önem vererek Rönesans’ı ve Reformları gerçekleştiren, ilâve olarak coğrâfî keşiflerle maddî gücünü büyüten, teknolojide öne geçen Avrupa bu kadar avantaja rağmen kendine rakip ve başka bir îman ve inanç sistemine sâhip Osmanlı’ ya uzun yüzyıllar üstünlük sağlayamamış ve onu bertaraf edememiştir.

     Osmanlı bu gücünü nereden alıyordu ve bu kuvvetli hücumlara karşı, bu kadar dirençli ve uzun süre ayakta kalmasını nasıl başarmıştı?

     Türk Milleti’ne âit tecrübe edilmiş bir birikimi kullanan ve değerlendiren Osmanlı, birinci âmil olarak iktisâdî düşünceyi en başa koymadı. Devlet geleneği, siyâsî ve sosyal düzen, iktisat ile birlikte yürüdü. Ülküsünü ve değerlerini sağlayacak devletin güçlü olması çok önemliydi.  Devlet güçlü olursa hedefler gerçekleşir, tebaa da rahat ve huzur içinde olurdu.  

     Avrupa gücünü ve ilerlemesini önce düşünce değişiminden ve iktisâdî gücünden aldı. İktisâdî güç onlar için hükmetmenin hep birinci şartı oldu ve bu güçle birlikte hâkimiyet sâhaları da genişledi. Avrupa devletleri ve onların koruyup kolladığı şirketleri dünyânın birçok yerinde koloniler kurdular, oraların hammadde ve mâmullerini sömürerek büyük gelirler elde ettiler. Bu ekonomik getiri, güçlü kişi, âile ve devletleri doğurdu. Onlara en büyük katkıyı ise yeni keşiflerle ilgili yerlerin insan, hammadde ve mâmullerinin yanında kolay ve bol miktarda gelen altın ve gümüş varlıkları yaptı. Zorla ve güç kullanarak bu kaynakları Avrupa’ya getirdiler. Bu kaynaklar onlarda büyük bir sermâye birikimini yarattı. Bu sermâye birikimi Avrupa’nın sanâyi devrimini yaratmasının birinci ve en önemli etkeni oldu.

Konuya ilerleyen zamanlarda, daha tafsilatlı olarak devam edeceğiz.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.