ARZUHALCİLİK VE ARZUHALCİLER

       Arz-ı Hal, Arapça kökenli bir kelime olup “ Halin anlatımı, durumunu üst makama arz etme” anlamına gelmektedir, kelimenin aslı Arz-ı Hal olup zamanla arzuhal olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bir ücret karşılığında dilekçe, mektup yazan veya matbu form dolduran meslek mensubu kişilere arzuhalci denilmektedir.  Arzuhalcilik mesleğinin tarihi çok eskidir, Osmanlı İmparatorluğu zamanında bir lonca teşkilatına bağlanmış olup 1762 yılında resmi bir izne bağlanmış ve 1865 yılında yayınlanan yeni bir ferman ile yeniden düzenlenmiştir.

       Arzuhalciler, genellikle Tapu veya nüfus Müdürlüklerinden, Belediyelerden, Adliyelerden, diğer bir Devlet dairelerinden emekliye ayrılan emekli memurlardır. Yıllarca bu işlerin içinde pişmiş ve tecrübe kazandıklarından konulara vakıftırlar, Adliye, Tapu veya Nüfus Müdürlükleri binası önünde küçük bir masada, portatif daktilo ile mesleğini icra ederler, tüm sermayeleri bir masa ve sandalye, daktilo, kağıttan ibarettir ancak asıl sermayeleri bilgi ve emektir. Her mesleğin olduğu gibi bu mesleğin de zorlukları vardır, yazın sıcak, kışın yağmur ve soğuk altında akşama kadar iş beklemek kolay olmasa gerek.

       Geçmiş yıllarda vatandaşlarımızın birçoğunun öğrenim durumu, okur-yazarlık oranı düşük olduğundan dilekçelerini arzuhalcilere yazdırmak zorunda idiler. Avukatlık ücreti daha pahalı olduğundan vatandaşlarımız Dava Vekili olan kişilerden ziyade arzuhalcilere başvururlardı. Çocukluğumuzda ve gençlik yıllarımızda dilekçelere damga pulu yapıştırma zorunluluğu vardı, bu sebeple Adliye gibi resmi binaların köşelerinde damga pulu satan kulübeler vardı. Daha sonraki yıllarda dilekçelere damga pulu yapıştırma zorunluluğu kaldırıldı. Son yıllarda daktilo yerine bilgisayarlar devreye girince bazı arzuhalciler de çağ atladı, günümüzde Adliye Binası önlerinde minibüs içinde bilgisayarla dilekçe yazılmaktadır. 

      Ortaokulda okurken Yazı ile Türkçe ve Lisede okurken ise kompozisyon derslerinde dilekçe yazmasını öğrenirdik. Ticaret Liselerinde Daktilografi derslerinde resmi yazılarla birlikte dilekçe yazması da öğretilirdi ve ikinci dönem sınavlardan birisi mutlaka dilekçe ve resmi yazılardan uygulamalı olarak yapılırdı. Dilekçelerde esas olan isteklerin, sorunların kısa fakat detaylı olarak düzgün ve anlaşılır ifadelerle yazılmasıdır. Dilekçeler kısa ama özlü olur, şekil şartı önem arz etmektedir.

       Arzuhalcilik ile ilgili bir fıkra ile devam edelim: Bir ilimiz merkezinde köylü vatandaşımız, mağduriyetinin giderilmesi için Adliye önünde oturan arzuhalciye giderek derdini anlatmış ve şikayet dilekçesi yazmasını istemiş. Arzuhalci, vatandaşımızı dinledikten sonra kısa dilekçe ile uzun dilekçenin fiyatını söyleyince müşteki vatandaş uzun ve detaylı dilekçe yazmasını istemiş ve kısaca şikayetini tekrarlamış. Arzuhalci, saatlerce süren ve 4-5 sahife tutarında çok uzun bir dilekçe yazmış, dilekçeyi daktilodan çıkarıp müştekiye imzalatmış ve ücretini alıp cebine koymuş. Müşteki köylü vatandaşımız şüpheye düşmüş.” Arkadaş ben sana 3-5 cümle söyledim, sen 4-5 sahife yazdın, şu yazdıklarını bir oku da ben de bileyim.” Arzuhalci fazla para almak için olayı uzattıkça uzatmış, aklına geleni yazmış, arzuhalci okumaya devam ederken müşteki de ağlamaya başlamış. Arzuhalci: “ Arkadaş niye ağlıyorsun?” diye sorunca, müşteki: “ Efendi, başıma neler gelmiş de haberim yok, ona ağlıyorum.” diye cevap vermiş.  Yazıyı bir türkü ile bitirelim: “ Katip, arzu halim yaz yare böyle.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Tahsin çelik 2019-09-04 23:02:35

Emekli polisler arzuhalcılık yapabilirim iyi bir polis iyi bir hukukçudur